Nev’i (tür) değişikliği yeniden düzenlenmeli, bu işlem “devir” sayılmaktan çıkarılmalıdır!
Diğer
27 Ekim 2025
Değerli okurlar, bugün uygulamada yaşanan önemli bir konuyu gündeme getirmek istiyorum.
Ticaret Kanunumuza göre bir şirket hukuki şeklini değiştirebilir. Yeni türe dönüştürülen şirket eskisinin devamıdır ((Türk Ticaret Kanunu -TTK- m.180). İlke budur.
* Bir sermaye şirketi; başka türde bir sermaye şirketine veya bir kooperatife;
* Bir kolektif şirket; bir sermaye şirketine, bir kooperatife veya bir komandit şirkete;
* Bir komandit şirket; bir sermaye şirketine, bir kooperatife veya bir kollektif şirkete;
* Bir kooperatif, bir sermaye şirketine dönüşebilir (TTK m.181)
TTK’ya göre anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler “sermaye şirketi” sayılır (TTK m.124/2).
Şirketler; bir şirketin diğerini devralması, teknik terimle “devralma şeklinde birleşme” veya yeni bir şirket içinde bir araya gelmeleri, teknik terimle “yeni kuruluş şeklinde birleşme” yoluyla birleşebilirler (TTK m.136/1).
Uygulamada birleşmelerin neredeyse tamamı bir şirketin diğer şirkete katılması, yani diğer şirketin bu şirketi devralması yoluyla gerçekleştirilmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanununa (KVK) göre, bir veya birkaç kurumun diğer bir kurumla birleşmesi, birleşme nedeniyle infisah eden (yok olan) kurumlar bakımından tasfiye hükmündedir. Ancak, birleşmede tasfiye kârı yerine birleşme kârı vergiye matrah olur (KVK m.18/1).
Bunun anlamı, birleşme nedeniyle infisah eden kurumlar için birleşme tarihine kadar olan döneme ilişkin kıst kazancın beyan edilip ödenmesinin yanısıra birleşme nedeniyle tasfiye hükümlerine göre hesaplanacak birleşme kârının da vergilendirilmesi gerektiğidir.
Ancak aşağıdaki şartlara uyularak gerçekleştirilen birleşmeler “devir” hükmündedir (KVK M.19/1):
a) Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması.
b) Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilançosuna geçirilmesi.
Devir durumunda kanunda belirtilen şartlara uyulduğu takdirde, infisah eden kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez (VKV m.20/1).
Buradan anlaşılacağı üzere, devir birleşmenin vergisiz versiyonudur. Yine uygulamada birleşmelerin neredeyse tamamı devir yoluyla vergisiz olarak gerçekleştirilmektedir.
Kurumların aynı şartlar dahilinde tür değiştirmeleri de “devir” hükmündedir (KVK m.19/2).
“İyi niyetle” diyorum, çünkü tür değişimi devir sayıldığı için, tür değişiminden doğan kârlar devirde olduğu gibi hesaplanmıyor ve vergilendirilmiyor. Sadece tür değişimi nedeniyle aynen devirde olduğu gibi yok olan şirketlerin kıst dönem kazancı beyan ediliyor.
Uygulamada en çok limited şirketten anonim şirkete dönüşüm işlemleri yapılıyor. Bunun da sebebi, mevcut düzenlemelere göre, anonim şirketi hisse senetlerinin 2 yıl elde tutulduktan sonra satışından doğan kazanç gelir vergisine tabi değilken, limited şirket ortaklık paylarının satışından doğan değer artış kazançların süre sınırlaması olmaksızın vergiye tabi tutulması…
Bu düzenleme değiştirilir ve anonim şirket hisseleriyle limited şirket ortaklık paylarının satış kazançları aynı vergisel düzenlemeye tabi tutulursa, limited şirketten anonim şirkete dönüşüme ihtiyaç kalmayacak ve tür değişikliği nedeniyle yaşanan sorunlar da sona erecektir!
Geçmişte bir dönem bu konuda yasal düzenleme yapılması sürecine başlanmış, ancak sonuçlandırılamamıştı. Bugünlerde konu maalesef gündemde değil.
Tür değiştirme durumunda yeni şirket, yok olan eski şirketin hak kazandığı vergisel avantajları (indirimli kurumlar vergisi devreden katkı payı, yatırım indirimi, nakit sermaye artırımı faiz indirimi, Ar-Ge ve tasarım indirimi gibi) kullanabiliyor. Yani bu konuda sorun yaşanmıyor. Çünkü normal devir işlemlerinde de bu haklardan devralan şirket “külli halefiyet” ilkesi gereğince yararlanma hakkına sahip. Her işlem için bunun kanunda ayrıca düzenlenmesine gerek yok.
Nitekim bir özelgede[1], aynen aşağıdaki ifadelerle külli halefiyet ilkesine istinaden tür değişikliği yaparak limited şirketten anonim şirkete dönüşen bir şirketin gerek limited şirket olarak kıst döneme ilişkin verilen kurumlar vergisi beyannamesinde ve gerekse nevi değişikliğinden sonraki hesap dönemlerinde anonim şirket olarak nakdi sermaye artırımından yararlanılabileceği belirtiliyor:
“Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, limited şirketin, nakdi sermaye artırımına ilişkin varsa önceki yıllarda hesapladığı ancak kazanç yetersizliği nedeniyle yararlanamadığı indirim tutarları ile kıst dönemi için hesapladığı nakdi sermaye indirimi tutarını, tür değişikliği nedeniyle vermiş olduğu kıst dönem beyannamesinde dikkate alması mümkün bulunmaktadır……
Diğer taraftan, nev'i değişikliği sonucunda limited şirketin mükellefiyeti ile ilgili bütün yükümlülükleri külli halefiyet suretiyle şirketinize geçeceğinden ve devredilen kurum, faaliyetini bir anlamda devralan kurum olan şirketiniz bünyesinde sürdüreceğinden, Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi hükümleri ve 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinde yapılan açıklamalar çerçevesinde, devraldığınız şirketin nakdi sermaye artırımına ilişkin hesapladığı ve varsa kazanç yetersizliği nedeniyle yararlanamadığı nakdi sermaye artışı indirimi ile … ve müteakip yıllarda devralan şirketinizce hesaplanacak nakdi sermaye artırımı indirimlerinin, devralan şirketinizin kurumlar vergisi beyannamesinde kurumlar vergisi matrahının tespitinde dikkate alınması mümkün........© T24





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein