menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Komisyonlar, tehditler, korkular  

14 10
15.08.2025

Diğer

15 Ağustos 2025

Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu

Belki aklınıza gelmiştir: Başlıkta yer alan “tehditler” ve “korkular” Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı ve onun önüşümleriyle ilgili değildir. Ama elbette bağlantılar kurulabilir.

Bu yazıda amacım, ilgisiz görünen iki komisyonun düşünce olarak nasıl oluştuğunu ve bunlara nasıl yön verildiğini açıklamaya çalışmaktır.

İki komisyondan birisi Türkiye’deki “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”, kısaca “çözüm komisyonu”dur. Diğeri ise Trump ABD’sinin “gümrük tarifeleri komisyonu”dur. Buna da kısaca “tarife komisyonu” diyorum.

Önce çözüm komisyonuna, sonra tarife komisyonuna bakıyorum. Vardığım sonuç şudur; her ikisinde de ABD’nin jeostratejik planları, hatta tehditleri ve yarattığı korkular var. Ancak bazı ülkeler özellikle tarifeler konusundaki ABD tehditlerine boyun eğmediler, korkmadılar.

Önce Türkiye’deki komisyonla ilgili hatırlatmalar yapayım. Komisyona giden yolda başta MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 1 Ekim 2024’te TBMM’de DEM Parti (Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi) üyeleriyle tokalaşması var.

Daha önceleri bölücü teröristler dediği ve sürekli kapatılmasını istediği DEM Parti ile ilişkisi böylece birden tam tersine dönüyor. Öyle ki, aynı Bahçeli 22 Ekim 2024’te bir de çağrı yapıyor ve Abdullah Öcalan’ı TBMM’ye davet ediyor.

Bahçeli, Öcalan’dan PKK’nın silahları bıraktığını ve feshedildiğini açıklamasını istiyor. Karşılığında, kendisinin serbest kalmasını ve TBMM’de politika yapmasını öneriyor.

Bir gün sonra 23 Ekim’de PKK Ankara’daki TUSAŞ (Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş) merkezine bir saldırı düzenlemiş, iki saldırgan dahil yedi kişi ölmüştür. PKK yaptığı açıklamada saldırıyı üstlenmiş, ancak emrin Bahçeli ile ilgisi yok demiştir.

Aynı günlerde İsrail, Gazze, Lübnan ve Suriye’yi sürekli bombalıyor; bombalar, uçaklar ABD’den. Aynı günlerde Türkiye’de bir soru yoğun tartışılıyor: İsrail’in saldırıları ve bombaları Türkiye’ye de gelecek mi? Sıra Türkiye’de mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2024 Ekim başında TBMM’nin açılışında şöyle diyor: “İsrail yönetiminin tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımızdır. Şu anda bütün hesap bunun üzerinedir.”

2024 Kasım ve Aralık aylarında “ikinci çözüm süreci” tartışmalarında Erdoğan, Bahçeli, Öcalan, DEM yöneticileri, Kandil’deki PKK yöneticileri, hatta BBC ve CNN yorumcuları “Orta Doğudaki yeni gelişmeleri" önemle vurguluyorlar.

Önemli bir başka yeni gelişme, ABD desteğiyle İsrail’in bölgeyi sınır tanımadan bombalamasıdır. Türkiye başta olmak üzere ilgili tüm taraflara bunu hatırlatan ABD’dir. Nitekim İran bu bombalama gelişmesinden nasibini almıştır.

ABD diyor ki; “İsrail Türkiye için de tehdit olabilir, PKK ile sorunlarınızı çözün.” Sonra dönüp bu iki ülkenin çatışmasını istemediğini söylüyor. 2024 Aralık sonunda ilk “İmralı Heyeti” Öcalan’ı bu ortamda ziyaret ediyor.

Öcalan da Orta Doğudaki yeni gelişmelerden söz ediyor. Sonraki ziyaretlerde Kürt ulus devletini kurma düşüncesinden vazgeçtiğini açıklıyor. 11 Temmuz’da PKK bazı eski silahlarını yakıyor.

Bir yeni gelişme daha var; 2024 sonunda Suriye’de ABD’nin güdümündeki cihatçı güçler iktidarı ele geçiriyor. Ama, Suriye’nin kuzey doğusunda ABD var, ABD’nin topladığı, ağırlıklı olarak Kürtlerden oluşan bir ordu var. Kürtler, Irak’takine benzer bir bölgesel yönetim istiyorlar.

Türkiye’nin tercihi üniter bir Suriye devletidir. Ama kolay görünmüyor. Örneğin, Suriye’nin güneyinde Dürzilerle Sünni Araplar arasındaki çatışmalardan sonra, Dürziler........

© T24