İki kanal ve iki profesör
Diğer
10 Temmuz 2025
Zincir marketlerden birinin Ankara’daki küçük bir şubesindeyim. Orta yaşlı bir erkek, belli bir markanın sızma zeytinyağını soruyor. Kasadaki görevli; “Biz o markayı satmıyoruz efendim. Başka marka ile anlaşmamız var, ondan verelim” diyor. Bunun üzerine orta yaşlı erkek çok kızıyor.
“Neden diğer marka yok? Zeytinyağı bulunamıyor dedirtmek için mi?” Küçük şubenin görevlileri çok şaşırıyorlar. Ses çıkaramıyorlar. Çaresiz birbirlerine ve benim gibi diğer müşterilere bakıyorlar. Belli ki adam iktidar yanlısı. Bu olayı büyütebilir. Gerginlik gözle görülür, elle tutulur hale geliyor.
Bunun üzerine raflarda görüp bulamadığım bir yerli çikolata markasını sormuyorum. Bana da “biz o markayı satmıyoruz efendim” diyebilirler ve şubedeki gerginlik ve terör havası daha da ağırlaşabilir. Şu ağır ortamdan çıkıp gideyim diye düşünürken adam yanıma yaklaşıyor:
- “Enflasyonu azdıran bunlar oldu. Masum değiller. Niye her markayı satmıyorlar? Şimdi bir de zeytinine, zeytinyağına sahip çık modası var. Fırsat kolluyorlar. Zeytinyağı yok diyerek hükümeti zor duruma düşürmek istiyorlar.” Bu konuya bulaşmak istemezdim ama, şöyle dedim:
- “Markalarla anlaşma yapıyorlar. Hükümete yönelik bir niyetleri olduğunu sanmam. Bu bir pazarlama yöntemi. Dünyanın her yerinde var.” Bu sırada marketin önüne çıkmış durumdayız.
- “Yok, yok. İki kanal var ya, bunlar bu tür konuları hükümet aleyhine kullanıyorlar. Bu iki kanalın aynı anda kapatılması gerekir.” İki kanal ne demek? Anladım ki Halk TV ve Sözcü TV’yi kastediyor.
Bu konuşmalar yaklaşık altı hafta önce oldu. Rusya-Kazan’dan yeni dönmüştüm. Aklıma hemen demokraside ve otokraside Türkiye-Rusya karşılaştırması geldi.
Haftalar sonra Halk ve Sözcü TV’ler RTÜK tarafından aynı anda kapatılacak haberleri geldi. Bu konuşmaları daha önce yazmalıydım. Ancak, bir tereddüdüm oldu; belki zaten çok bilinen bir konuydu ve benim haberim yoktu. Asıl önemlisi, bir ameliyat geçirdim. Yazmak bugüne kaldı.
Market sohbetinin devamı şöyle geldi.
- “Dediğiniz kanalları kapatmak bizim haber alma özgürlüğümüzü kısıtlamaz mı? Onlar yasalara uyuyor, hatta otosansür uyguluyorlar, buna karşılık zaten sık sık ceza alıyorlar. Ben yalnızca iktidarı destekleyen kanalları izlemek zorunda mıyım? Burası Rusya mı?”
- ”Sen anlamıyorsun. Liberal gibi konuşuyorsun. Öncelik hükümetimizindir. Amerika’da da böyledir. ABD’yi izliyorsan anlamış olmalısın. Sen ne iş yapıyorsun?” Soruyu ben soracaktım, o sordu.
- “Emekli öğretim üyesiyim. Arada çalışmalar yapıp, yazılar yazıyorum. Siz ne iş yapıyorsunuz?” Tam anlayamadım, ama sanki “belli zaten” veya “biliyorum zaten” gibi bir söz etti. Dikkat ederseniz, ben siz diye hitap ediyordum, o ise sen diyordu.
- “Ben de Amerika’da profesör öğretim üyesiyim. Orada da siyaseti, Trump hareketini yakından izlerim. Türkiye’ye sıkça gelir giderim.” Belli oluyor diyecektim, demedim. AKP ile ilişkiniz hangi düzeyde diyecektim onu da demedim. Çünkü birkaç başka sorum daha vardı.
- “Bu iki kanalın neden ikisi birden kapatılmalı? Demokraside muhalefetin sesi de duyulur, değil mi? Zaten Ekrem İmamoğlu ve diğer CHP’li belediye başkanları........
© T24
