menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gümüş yaş kuşağı ve gümüş ekonomisi

20 1
15.01.2025

Diğer

15 Ocak 2025

Önce kısaca başlıktaki iki kavramı açıklayayım. Gümüş yaş kuşağı veya kısaca gümüş kuşağı, saçı ağarmış, gümüş rengini almış belli bir yaşın üzerindeki kuşak anlamına geliyor.

Yaşlı kuşak, kıdemli kuşak gibi kavramlar da kullanılsa da gümüş yaş kuşağı kavramı giderek daha çok kullanılıyor ve örneğin AB ve OECD yayınlarında yer alıyor. Gümüş yaş kuşağı denildiğinde tüm ülkelerde ve elbette Türkiye’de ilk akla gelen grup emeklilerdir.

Emekliler deyince de onların ve ailelerinin yaşam standartları, emekli aylıkları ve bu aylıkların satınalma gücü önde gelen konulardır.

Gümüş ekonomisi ise, gümüş yaş kuşağının geliri, tüketimi ve yaşam standartları yanında bu grubun mal ve hizmet üretimine ve dağıtımına katkılarını, etkilerini içerir. Gümüş kuşağı toplam nüfus içinde, gümüş ekonomisi de toplam ekonomi içinde giderek hızla yükseliyor.

Gümüş yaş grubunun özellikle tüketim harcamasının bileşimi ve miktarı, toplam tüketim harcaması içinde önemli yer tutuyor ve araştırmalara konu oluyor. Bu yazıda amacım, dünyadaki ve Türkiye’deki gümüş yaş kuşağının ve gümüş ekonomisinin kısa bir değerlendirmesini yapmaktır.

Vurgulamak gerekir ki, gümüş kuşak ve gümüş ekonomi giderek çok önemli hale geldikleri için birçok ülke bu konularda planlar, programlar geliştiriyor. Bunlara da kısaca değiniyorum.

Bu terim ilk kez 1970’lerde nüfusu azalmaya başlayan Japonya’da kullanıldı. Bu kuşağın alt sınırı bazı yayınlarda 50 yaş, bazılarında 60 yaş, başka bazı yayınlarda 65 yaş olarak görülüyor. Yaş için bir üst sınır belirtilmiyor ama 100 yaş grubunda yer alanların sayıları da verilebiliyor.

Gümüş yaş kuşağının toplam nüfus içindeki payı, Afrika dışında tüm dünyada giderek hızla yükseliyor. Çünkü ortalama yaşam süresi artıyor. Buna karşılık çocuk ve genç nüfusun payı giderek düşüyor, çünkü doğurganlık oranları azalıyor. Afrika’da ise hâlâ tersine eğilim var.

Tablo 1’de dünyadaki genel eğilim açıkça görülüyor. Sonraki yıllarda bu eğilimin süreceği biliniyor.

2024 Kasım ayında yapılan ABD başkanlık seçiminde 82 yaşındaki Biden ve 78 yaşındaki Trump’ın gümüş yaş kuşağının iki temsilcisi olarak seçime gireceği, iktidarın bu kuşakta kalacağı tartışılmıştı. Başkanlık, Trump ile bu kuşakta kaldı evet, ama Biden yarışı sürdüremedi.

Kimilerine göre Biden’ın çekilmesi ile gümüş yaş kuşağı önemli bir darbe aldı. Yaşla birlikte bazı fiziki sınırlamalar olduğunu Biden kabul etmiş oldu.

Türkiye’de Cumhurbaşkanı Erdoğan 2000’lerin başında kendisinden yaşlı siyasetçilere siyaseti sürdürdükleri için ve çekilmeleri gerektiğini söyleyerek birçok alaycı söz etti. Şimdi kendisi “yaşlı” grubun içinde, 70 yaşını devirmek üzere.

Ancak Erdoğan hâlâ cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmak istiyor. Bu amacına ulaşmak için Türkiye’nin yapısını ve anayasasını her ne pahasına olursa olsun değiştirmek istiyor. Diğer bir gümüş kuşak temsilcisi MHP lideri Bahçeli de 70’li yaşların sonuna geliyor, ancak koltuğunu daha gençlere bırakmak istemiyor. Kendi partisinden çok sayıda parti ve lider çıkmış olmasına rağmen.

Bu iki gümüş kuşak politikacının Türkiye’de kendi kuşaklarından olan emeklilere adil bir gelir sağlamak için çaba göstermeleri beklenir. Ancak tam tersi oluyor; iktidar koltuğunda oturanlar oldukça yüksek aylıklar alırken, emekliler gerçekten düşük aylık alıyorlar.

Belirtmem gerekir ki, TÜİK’in nüfus verileri de benzer bir yaş bileşimi gösteriyor, buna karşılık nüfus değerleri tablodaki BM değerlerine göre daha düşüktür. Acaba fark, vatandaş olan mültecilerden mi geliyor?

Örneğin, 2023 yılında TÜİK’in yayımladığı nüfus 85,37 milyon kişi iken, BM’nin yayımladığı tablodaki değer 87,27 milyon kişidir. Aradaki fark yıl sonu-yıl ortası farkı da olamaz çünkü her ikisi de yıl sonu değerleridir.

Tablo 1 ve Tablo 2 karşılaştırıldığında Türkiye’de çocuk ve genç nüfus artışının dünya ortalamasına göre daha hızlı düştüğü, yaşlı nüfusun payının da daha hızlı yükseldiği görülüyor. Bu eğilim özellikle 2020 ve sonrasında dikkat çekicidir.

Bu eğilimde doğurganlık........

© T24