menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Zorbalık ve kötü davranış arasında fark var!”; ‘Eyvah, Okuldan Arıyorlar!’ın yazarı Müjdat Ataman'la eğitimde sevgiyi ve nefreti konuştuk

19 8
26.01.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

26 Ocak 2025

Müjdat Ataman

Müjdat Ataman, sınıfın arka sıralarında unutulan milyonlarca öğrenciden biriydi; öğretmenlerin gözünde vasat, notlarının gölgesinde bir çocuk. Ancak, eğitimde farklı bir dünyanın mümkün olduğuna olan inancı onu sadece öğretmen değil, aynı zamanda milyonlarca ebeveyne ve eğitimciye yol gösteren bir eğitimci yaptı.

Ataman’ın Kronik Yayıncılık’tan yayımlanan yeni kitabı Eyvah, Okuldan Arıyorlar!, zorbalığı yalnızca tanımlamakla kalmıyor; toplumsal, bireysel ve psikolojik boyutlarını ele alarak hem ebeveynlere hem de eğitimcilere rehberlik ediyor. Yazar şöyle diyor: “Biz uzun yıllardır öfke ve nefret tohumları ekiyoruz, şimdi bu çocuklarımızda filizleniyor. Ama başka bir eğitim mümkün.”

Müjdat Ataman ile buluştuk, zorbalık kavramını her yönüyle ele aldık. Zorbalığın fiziksel, sözel ve siber türlerinden, aile içi iletişim ile “pamuklara sarılmış çocuklar” yaklaşımının çocuklara etkilerini konuştuk. Ayrıca, geçmişin “eti senin, kemiği benim” anlayışından günümüzün korumacı ebeveynlik modeline geçişin, çocukların dayanıklılığına nasıl yansıdığını da değerlendirdik.

- “Eyvah Okuldan Arıyorlar” ebeveynler ve eğitim sektöründe çalışanlar için bir rehber niteliğinde. Ancak öncelikle sizi daha yakından tanımak istiyorum. Bu konulara olan ilginizin kaynağı nedir? Müjdat Ataman'ı kendi kelimelerinizle anlatabilir misiniz?

Müjdat Ataman, öğrencilik yıllarında sınıfın arkalarında unutulan milyonlarca öğrenciden biriydi. Çok da zeki olmayan öğretmenlerine göre vasatlardan işte. Müjdat Ataman’ın da tüm çocuklar için görülmeye ihtiyacı vardı ama notları buna izin vermiyordu okul ancak notu yüksek olanı, uslu olanı, söz dinleyeni severdi. Kendimce yaratıcı işler yaptığımda da okulda hoş karşılanmazdı. Müjdat öğrenciliği hiç sevmedi ama hayat onu bir tesadüfle Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi ile karşılaştırdı. Okulu ve öğretmenliği sevmeyen Müjdat mezun olunca bir okulda öğretmen olarak çalışmaya başladı. Sınıfa girip öğrencilerle buluşunca hele de bir başka öğretmenliğin mümkün olduğunu görünce işi onu heyecanlandırmaya başladı. Eğitime dair kendi ilk yıllarındaki hatalardan yola çıkan 112 Öğretmenliğime Notlar isminde bir kitap yazdı, ardından yine eğitime dair kitaplar geldi. Uzun yıllar öğretmenlik ve yöneticilik yaptı. Bu ülkenin çocuklarının daha iyi bir eğitim alması gerektiğine olan inancıyla çalışmaya devam ediyor.

Eğitim tabi ki sadece bir sınıfın, bir öğretmenin değişimi ile değil toplumsal bakış açımızın dönüşümü ile değişecek. Tam da bu nedenle sadece öğretmenlere değil, çocuğun ilk evinin sözcüleri anne ve babalara da seslenmeyi önemli buluyorum. Bir çocuğun büyüdüğü ev onun anadili oluyor o dili ne kadar çocuğun üstün yararına değiştirebilirsek o kadar iyi olacak. Eyvah Okuldan Arıyorlar kitabı da bu amaçla yazıldı. Hem anne-babaların hem de eğitimcilerin zorbalığa bakışı yeniden ele almak için.

- Kitabınızda sıkça geçen "zorbalık" ve "zorba davranış" kavramlarını nasıl tanımlıyorsunuz? Zorbalık, hangi davranışları kapsar ve ne zaman bu sınırın ötesine geçer?

Zorbalık ve kötü davranış birbirine çok karıştırılan iki kavram. Örneğin bir öğrenci bir başka öğrenciyi itiyor, bunu gördüğünüzde burada zorbalık var demeniz için süreci biliyor olmanız gerekiyor. Evet itmek kötü bir davranış ama bunun zorbalık olarak görülmesi için güçler dengesizliği ve kasıt olması gerekiyor. Zorbalığın görünür olduğu farklı türler var, hepimizin aşina olduğu fiziksel zorbalık örneğin, itmek, vurmak gibi. Bir diğeri sözel zorbalık, alay etmek, küçük düşürmek vb. gibi. Sosyal zorbalık da dışarıda bırakmak, dışlamak, hakkında iftira atmak giriyor işin içine ve günümüzde sıklıkla karşılaştığımız ekranın arkasında ilerleyen siber zorbalık. Sınırın ötesine ne geçer sorusunun sanırım en net cevabı şu olsa gerek; yaptığınızın karşıdakine zarar vereceğini biliyorsunuz ve bile isteye bunu yapmaya devam ediyorsanız bu zorbalıktır.

- Zorbalığın tarihsel köklerini incelediğiniz bölümde, fiziksel cezaların yaygın olduğu geçmiş dönemlerle günümüzdeki siber zorbalık arasında nasıl bir ilişki var? Sizce bu dönüşüm, toplumsal yapının değişimiyle mi yoksa teknolojinin etkisiyle mi açıklanabilir?

Toplumsal dönüşüm elbette okulları da etkiliyor. Okul hayatın ta kendisidir. Geçmişte korku kültürü ile engellenmeye çalışılan bir davranış ve disiplin anlayışı vardı. Geçmişte de zorbalık vardı ama sayılar günümüzdeki kadar fazla değildi. Sizi kötü bir davranışı zorbalık noktasına ilerletmeye engelleyen mekanizmaydı bu, ben bunu yaparsam başıma ne gelir. Toplumdaki cezasızlık algısı doğal olarak okullara da yansımaya başladı, ben ne yaparsam yapayım başıma bir şey gelmiyor düşüncesi de hakim oldu. Bir de üstüne kimliğiniz açık etmediğiniz sosyal platformlar devreye girdi. Bununla birlikte hiç de göz ardı etmememiz gereken toplumsal kutuplaşma, artan toplumsal öfke, sert siyaset, bir diğerine duyulan öfkenin yükseltilmesinin onanması toplumsal iklimiz de dönüştürdü. Nasıl anne ve babaların bir diğerine tahammülü yoksa çocukların de erken yaşlarda bir diğerine tahammülleri azaldı. Ne ekersek onu biçiyoruz,........

© T24