Şaşıracağınız bir haber: İnsan hasta olan bir canlı
Diğer
01 Aralık 2025
Memlekette hukuk hiçbir zaman olması gerektiği gibi olmadı. Sesleri inatla hiç duyulmayan on binlerce insan on yıllarca hukuksuzluğa uğradı. Yani son birkaç yıldır olan biten bize has değil. İlk tutuklandığımız günden beri söylüyorum. Tekrarda beis yok. Herkese oldu, herkese olabilir, herkese olacak. İlk değiliz, ne yazık ki son da olmayacağız anlaşılan.
Not defterimde şöyle bir bilgi var. Ekim 2025’ten. Türkiye cezaevlerinin kapasitesi 304 bin 964. Mevcut nüfus ise 413 bin 780. Bu sayılar Adalet Bakanlığı’ndan. Aynı gün yayımlanan bir rapor ise Türkiye'nin her 100 bin kişi başına düşen 356 tutuklu ve hükümlüyle Avrupa Konseyi şampiyonu olduğunu söylüyor. İkinci sırada 261 kişiyle Azerbaycan var.
Cezaevlerinin kapasitesinin çok üzerinde insan barındırdığını söylemek için en azından benim istatistiklere ihtiyacım yok. Zaten görüyorum, yaşıyorum. Tabii ki algıda seçicilik, mekânım cezaevi olunca cezaevleriyle ilgili sayılar, istatistikler merakımı daha çok cezbediyor. Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi de tıpkı diğer cezaevleri gibi kapasitesinin üstünde tutuklu ve hükümlü kadının zorunlu ikametgâhı. Aramızda elbette yaşlı ve veya ağır hasta kadınlar da var. Sayılarını bilmiyorum, bilmiyoruz. Cezaevlerindeki yaşlı ve hasta sayılarını ilk tutuklandığım haftalarda cezaevinde merdivenleri çıkmakta zorlanan epeyce yaş almış bir kadını gördüğümde merak etmiştim. Merakım uzunca bir süre giderilemedi çünkü hiçbir açık kaynakta resmî rakam yoktu. Bakanlık açıklamıyordu. Türkiye'de uzun zamandır bu meseleleri belgeleyen nadir kuruluşlardan İnsan Hakları Derneği (İHD), Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) raporlarında rakamları “en az” şekliyle paylaşıyorlar. Zira resmî açıklama yok. Cezaevlerinden kendilerine ulaşan bilgileri bir araya getirerek bir sonuca ulaşmaya çalışıyorlar. Epeyce zor bir iş. Bu kurumların bin bir emekle oluşturdukları raporları gördükçe aklımda hep aynı soru. Bu sayılara benim Bakırköy'de, maltada karşılaştığım ailesi, parası, ziyaretçisi, avukatı olmayan, gündelik hayatını yardım almaksızın sürdüremeyen adlî tutuklu ya da hükümlü kadınlar dahil mi? Hiç sanmıyorum.
Son birkaç yıldır, özellikle de son bir yıldır siyasi davalarla hemen her kanattan bildik insanlar hapishaneleri doldurunca, on yıllardır ülkedeki cezaevi koşullarına dair uğraşan, emek harcayan, ses çıkaran bir avuç insan dışındaki bir kalabalık az da olsa hapishanelerde neler olup bittiğini duymaya, görmeye başladı. Her şeyde bir hayır vardır.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Penny S. Tee
Sabine Sterk
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein