menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dilek İmamoğlu: Ülkemin sorunlarını dert ederek çalışmaya devam edeceğim ama bizim evin siyasetçisi Ekrem

32 4
07.04.2025

Diğer

07 Nisan 2025

Dilek İmamoğlu

İzliyorsunuz, sadece Türkiye siyaseti değil dünya siyasi arenası tektonik sarsıntılardan geçiyor. Türkiye’deki fay hattı ise Cumhuriyet Halk Partisi üzerine kurgulandı. 18 gündür büyük bir mücadeleden geçen Cumhuriyet Halk Partisi dünkü olağanüstü kurultayında, dışardan sürekli odun atılan ‘içerisi kaynayan parti’ ateşini küllendirmeyi başardı… En azından bugün için.

6 Nisan kurultayının eğrisi doğrusu çokça tartışılacaktır, en çok tartışan da belli ki iktidar mahfilleri olacak. Hükümetin elini CHP’nin içinden çekmeyeceğini düşünüyorum. Bu süreçte, 19 Mart baskınıyla cezaevine konulan Ekrem İmamoğlu’nun ‘CHP Genel Merkezi tarafından yalnız bırakılıp nihayetinde kendi kaderine terk edileceği’ söylemini köpürtmeye devam edeceklerdir. Bu tür dedikoduların İmamoğlu ailesinin de kulağına gittiği muhakkak. Hatta siyasi kulislerdeki tevatüre göre son günlerde aile üzerinden de bir takım manipülasyon girişimleri de devreye sokulmuş.

Ekrem Bey’in eşi Dilek İmamoğlu’nu en son 29 Mart’taki Maltepe mitinginde gördük. Sonrasında biraz kabuğuna çekildi sanki. Ekrem İmamoğlu hem kendi sosyal medya hesaplarından hem de kendisiyle cezaevinde görüşen siyasetçilerin aktarımları üzerinden mesajlarını vermeyi sürdürüyor elbette. Ancak ben yine de Dilek Hanım’ın son duruma dair değerlendirmelerinin bize başka ipuçları verebileceğini düşündüğüm için kendisine yeni bir söyleşi daveti gönderdim. Tam bir sene önce 31 Mart seçiminden beş gün sonra tanıştığım Dilek Hanım, o ilk söyleşimizde siyasetle ne kadar ilgili olduğunu saklamadan dobra dobra yanıtlamıştı bütün sorularımı. Bugün de yine o kadar açık konuşur muydu?

Davetimi kabul etti ancak bu sefer bizzat buluşmak yerine yazılı olarak sorularıma yanıt verebileceğimi iletti. Bu köşe için söyleştiğim herkes de bilir, normal şartlar altında asla kullanmadığım bir mülakat metodudur. Bugüne kadar başka bir iletişim yöntemi mümkün olmadığı için bir tek Edirne’ye Selahattin Demirtaş’a yazılı olarak soru göndermiştim. Dilek İmamoğlu dışarda olsa da olağanüstü olayların ortasında ailesini korumak için büyük çaba gösteren bir kadın, dolayısıyla da onun kendini rahat hissedeceği formata düşünmeden ‘evet’ dedim.

Sorularımdan sadece bir tanesi -siyasete girmeyi düşünüp düşünmeyeceğine dair soru- yanıtsız geri döndü. Gerçi aynı soruyu başka şekilde tekrarladığım için bir şekilde yanıtını aldığımızı düşünebiliriz. “Bizim evin siyasetçisi Ekrem” demiş olsa da Dilek Hanım bu söyleşide verdiği yanıtların toplamıyla, siyasetin tam göbeğinde olmayı sürdüreceği hissiyatımı teyit etmiş oldu. Geçen sene de aynı şeyi hissetmiştim, bana kalırsa Dilek İmamoğlu Ekrem Bey’in sadece sevdiceği değil, aynı zamanda ‘sol yanı’.

Malumunuz siyaset ne kadar sert olursa olsun bazen en yukarlarda arka kapılar çalışır ve gerektiğinde ‘geçmiş olsun’ mesajları gider gelir siyasi rakipler ya da aileleri arasında. Dilek İmamoğlu bu konudaki sorum karşısında “Erdoğan ailesi ile birebir iletişimimiz olmadı” demekle yetindi. Ancak zaten Saraçhane’deki bir grup şuursuzun Erdoğan’ın ailesini de içeren küfürlü slogan atmasına yönelik ilk tepkiyi verenlerden biri kendisi olmuştu. Dilek Hanım, itibar zedeleme çabalarının karşısında kadınların birbirini savunmasının önemine dikkat çekerek bana kalırsa en doğru yerden yaklaşıyor konuya.

Kendim de bir kız çocuğu annesi olduğum için algıda seçicilik yapmamı mazur görünüz ama bir şey daha kayda geçirmek istiyorum. Dilek İmamoğlu’nun bir yetişkin olan büyük oğulları Selim dışındaki iki çocuğunu, özellikle de minik Beren’i bu süreçte kameralardan uzak tutma çabası çok değerli…Zira siyaset uçucu, genç yaşlarda ruhlarda açılan yaralar kalıcıdır.

- Sizi 19 Mart 2025 gününün ilk saatlerine geri götürmek istiyorum. Malum bir gün öncesinde Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diploması iptal edilmişti. O andan itibaren hem sizin hem Ekrem Bey’in ruh hali nasıldı? Bu kadar hızlı biçimde bir gözaltı ve sonrasında tutuklama olabileceği ihtimalini değerlendiriyor muydunuz?

Diploma iptali karşısında tüm vatandaşlarımız gibi ben de yaşanan hukuksuzluk nedeniyle hem üzgün hem de öfkeliydim. Ve biz ülkece, adaletsizlikler ve haksızlıklar karşısında bu duyguları maalesef çok kez yaşadık. Elbette Ekrem’in diplomasının iptalinin ardından başka gelişmelerin yaşanacağını da bekliyordum ve kötü şeylerin olacağına dair hislerim vardı. Ama bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, çağırıldığında ifade vermeye gidebilecek olan Ekrem’i pek çok polisle baskın yaparak sabahın erken saatlerinde gözaltına almalarını da adalete güvenen bir vatandaş olarak beklemiyordum. Bu kadar hukuksuz ve adaletsiz uygulamalara kimsenin de hazırlıklı olabileceğini düşünmüyorum. Ekrem ise yaşadığı her zorluk karşısında olduğu gibi yine güçlü ve dirayetliydi. Çünkü ilk andan itibaren söylediği gibi, kendisini emanet ettiği milletini ve milletinin adalet duygusunu hep yanında hissediyor. Güçlü duruşu da buradan geliyor.

- 19 Mart’ta gözaltı, 23 Mart’ta tutuklama geldi. İki buçuk haftadır ayrısınız. Bu süreçte eşinizle kaç kere görüşebildiniz? Görüşmeler nasıl bir ortamda gerçekleşiyor biraz anlatır mısınız?

Gözaltı süresince görüşme imkânımız olmadı tabii ki. Tutuklandığı günden itibaren de üç kere görüşebildik. Ortam ne kadar görüşme için makul olsa da tabii ki hapishane ortamında görüştüğünüzü unutamıyorsunuz.

- Morali nasıl?

Morali çok iyi. Vicdanı rahat; milletinin kendisine sahip çıktığını biliyor, görüyor ve hissediyor. Tüm bu hislerin de verdiği moral ve dirençle, bundan 2 hafta önce nasıl çalışıyorsa şimdi de o........

© T24