Sağcısı, solcusu İstanbul Barosu’na müdahaleye karşı tek ses!
Diğer
20 Şubat 2025
“Türkiye nereye gidiyor” sorusunu soran herkes her yeni gün bir başka gözaltı dalgasını anlamlandırmaya çalışıyor.
Yurttaşlık algısı felç edilmiş bir toplumun hak arayışı bu kadar zayıflatılmışken bu neyin mühendisliği?
Öyle görünüyor ki Kürt meselesinde sağlanması hedeflenen barışın toplumsallaşması, barış ve demokratikleşme ilişkisinin güçlenmesi istenmiyor.
Gazeteciler, sendikacılar, sokakta röportaj veren vatandaşlar, iş insanları, sivil toplumcular, menajerler, siyasetçiler, öğrenciler; kim iktidara itiraz ediyorsa yolu hapishane oluyor.
147 yıllık bir tarihe sahip İstanbul Barosu’nun başına gelenler de bu tablodan bağımsız değil.
Ne olmuştu, hatırlayalım.
21 Aralık 2024’te İstanbul Barosu soruşturmaya gerekçe yapılan şu açıklamayı yaptı, özetliyorum:
“Basına yansıyan bilgilere göre, gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin, 19 Aralık'ta Suriye'de yaşanan gelişmeleri takip ederken uğradıkları saldırı sonucu yaşamını yitirmişlerdir. Basın mensuplarının çatışma bölgelerinde hedef alınması, Uluslararası İnsancıl Hukukun ve Cenevre Sözleşmesi'nin ihlali niteliğindedir. Dahası, savaşa taraf olmayan sivillerin hedef alınması, Roma Statüsü 8/2/b/ii. maddesinde savaş suçlarından biri olarak ifade edilmiştir. Dolayısıyla, silahlı çatışma bölgesinde görev yapan gazetecilerin korunmasına ilişkin kurallar, Uluslararası İnsancıl Hukukun bünyesindedir. …İki basın mensubu yurttaşımızın öldürülmesi olayıyla ilgili olarak etkin bir soruşturma yürütülmesini talep........© T24
