Ödemişli Nasreddin
Diğer
12 Şubat 2025
Yaşadığımız bu ülkede halk mizahçılarına, çağdaş Nasreddin Hocalara sıkça rastlandığını düşünürüm. Belki de bu topraklarda bir türlü şerrinden kurtulamadığımız despotizmin yol açtığı acılara bir göğüs germe yöntemidir mizah. Nasreddin Hoca’nın fıkralarını inceleyen bir yazar onu “hazırcevap, insanları kırmadan doğruyu söyleyen, yeri geldiğinde kendisiyle alay etmeyi bilen” biri olarak tarif eder. Bu tam da bizim Aydın Engin’in tanımı değil mi?
Aydın dışa dönük, konuşmayı, anlatmayı seven biriydi ve yaşadığı anları mizahi ögelerle süsleyerek aktarırdı. Anlattığı anekdotları çeşitli meclislerde hiç sıkılmadan birkaç kez dinlemişimdir. Çünkü her anlattığında hikâyeyi biraz daha güzelleştirir, günün “mana ve ehemmiyetine göre” ufak değişiklikler yapardı. Hatta anlatılan olayın tanıklarından olan bir müşterek arkadaşımız şöyle demişti bir gün “Olay tam böyle olmamıştı aslında ama bu versiyon daha güzel!”
Ben en çok çocukluğuna, anne ve babasına dair anlattıklarını severdim. Bunlardan birinde beş altı yaşlarındayken annesiyle kilimin üzerine uzanıp çatı merteğinde dolaşan sansarı seyrettiklerini ve anasının da bu sırada sansarla konuştuğunu Ege ağzıyla şöyle dediğini anlatırdı: “Seni minik yaramaz, oracıktan bizi mi izliyon sen gari?” Annesi Adalet Hanıma çok bağlıydı. Kutup Yıldızı, Küçük Ayı, Büyük Ayı hepsini ona annesinin öğrettiğini söyler, ne zaman yıldızlara baksa onu hatırlardı.
Evde baskın karakter Adalet Hanım’dı. Babası tüccar terzilik yaparken ekonomik durumları epey iyiymiş, sonra DP dönemindeki krizde iflas etmiş. Terzi Sadık eve gelmeden arkadaşlarıyla bir tek atarmış, bir gün eve geldiğinde anne “Hoh de bakayım Terzi Sadık,” diyor, bizimki hoh deyince rakı değil şarap içtiğini anlıyor. Değerli broşunu getirip, “Al bunu bozdur, bir daha şarap içtiğini görmeyeyim gari!” diyor. Şarap ucuz ya hani!
Sonra 12 Eylül 1980 darbesi geldi çattı. Neyse ki Aydın........
© T24
