menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir cumhuriyetin yıkılışı!

60 15
13.04.2025

Diğer

Konuk Yazar

13 Nisan 2025

Şu Roma İmparatorluğu var ya, başlangıçta bir krallıkken (Regnum Romanum) sonradan cumhuriyet olmuştu. (Romalılar buna res publica / “halkın işi” veya “kamuya ait” diyorlardı.)

Bu “cumhuriyet” şöyle yönetiliyordu: Tepede her yıl seçimle göreve getirilen iki konsül bulunuyordu. Onlara aristokratlardan oluşan bir danışma meclisi (Senato) eşlik ediyordu. Halk Meclislerinde (Comitia) ise vatandaşlar yasaları oylar, savaş ilanı gibi kararlar alırdı. Halka bu meclis yetmezmiş gibi bir de senatonun kararlarını veto etme hakkına sahip Halk Tribünleri (Tribunus Plebis) vardı.

Peki kimdi bu halk? Patriciler (Patricii), Roma’nın kurucu ailelerinin soyundan gelen aristokratlardı. Toprak sahibiydiler, senatör olabilirlerdi, yüksek dini görevleri ve konsüllüğü uzun süre sadece onlar üstlendi. Plepler (Plebeii) sıradan vatandaşlardı. Bunlar Roma’ya sonradan yerleşenler, küçük çiftçiler, esnaf, tüccar ve askerlerdi. Oy kullanabilirlerdi ama başlangıçta yüksek devlet görevlerinden men edilmişlerdi. Zamanla, verdikleri mücadeleyle (her şey böyle kazanılıyor zaten) tribün gibi kurumlar oluşturup haklar kazandılar. “Halk meclisleri” ve “halkın tribünleri” işte bu sınıfı temsil etmek için doğdu.

Geliyoruz en alt sınıfa (en alt dedikse köleler aklınıza gelmesin onlar halktan sayılmıyordu). Bunlara Proletarii (Proleterler) deniliyordu (gördüğünüz gibi her yolun Romaya çıkması gibi hemen her kavram da Roma’ya çıkıyor). Malı mülkü olmayan, günlük yaşamlarını emekleriyle kazanan kişilerdi bunlar. Oy hakları vardı, ama siyasi etkileri zayıftı. Askerlikte çoğu zaman hafif piyade olarak kullanıldılar, yani en korumasız en zor görevdeydiler.

Bu uzunca girişi, nasıl oldu da Roma Cumhuriyeti yıkıldı ve yerine bir tek adam (imparator) rejimi kuruldu konusuna (yani Octavianus/Augustus’un yaptıklarına) gelmek için yazdım. Şimdi hızla ilerlersek cumhuriyet döneminde güç giderek senatör ve generallerin elinde toplandı. Büyük toprak sahipleri küçük çiftçileri ezmeye başladı. Bu eşitsizlik iç savaşlara neden oldu ve Jül Sezar’ın (Gaius Iulius Caesar) Milattan Önce 49’da diktatörlüğe yükselmesiyle doruk noktasına ulaştı. Onun öldürülmesinden sonra çıkan kargaşa sonrasında da Sezar’ın evlatlığı Octavianus tüm gücü eline aldı. Cumhuriyetin çöküş sürecine girmesi Sezar’ın diktatörlüğü ile başlamıştı, ama tarihçiler onun sonunu Octavianus’un iktidarını kurduğu yıl olan Milattan Önce 27’ye tarihliyorlar.

Octavianus imparator olmaya çok zekice, adım adım geçecekti, çünkü halk ve senato Sezar’ın ölümünden sonra bir daha diktatör filan görmek istemiyordu. Bu nedenle de cumhuriyetin son bulduğunu halka çaktırmamaya büyük bir özen göstererek devleti “Res Publica” olarak tanımlamaya devam etti. Hatta ve hatta bazı yazıtlarda devletin adını şöyle yazdırdı: “Res Publica Populi Romani!” Yani Roma Halkının Cumhuriyeti (buradan anlıyoruz ki bir paketin etiketinden çok içeriği önemli!) Bu kurnazlık meşruiyet sağlamak ve halkta sistemin değişmediği........

© T24