Ceylan Ertem: 'Sana Rağmen'i çürümüşlüğe büyük katkısı olan kesime söylüyorum, ‘Biz buradayız, bunu bilin’ diyorum
Diğer
07 Şubat 2025
Fotoğraf: Arda Yurtçu
Ceylan Ertem ile hayvan katliamı yasası ilk çıktığında konuşmak istemiştim, çünkü o, bana göre bu konuyu anlatabilecek en yetkin ve dürüst insanlardan birisi. Ama yoğunluktan ancak bir araya gelebildik. Bu esnada yeni albümü Sana Rağmen de hazır oldu. Böylece hem müzikten hem de her gün yeni bir felaketle daha da kararan hayatlarımızın akışında neredeyse unutur gibi olduğumuz hayvan hakları meselesinden konuşabildik.
Ceylan dirayeti ve açık sözlülüğüyle ilham veren biri. Onun aştığı zorluklar çoğumuzun hayatına kilit vuran, anahtarı da okyanuslara attıran cinsten. Odasından çıkamayan bir çocukluktan konserler veren, mitinglerde konuşan bir sanatçı ve aktiviste evrilmiş. Bunu nasıl başarmış derseniz müzik ve müzisyenlere duyduğu aşkla, o hayatın bir parçası olmaya duyduğu hevesle. Üstelik o dönemlerde odasında dinleyip hayaller kurduğu Sezen Aksu, Bülent Ortaçgil gibi müzisyenlerle bugün ortak işler ürettiği, dostluk ettiği bir hayatı var. Başka dostları da koşmuş “albüm yapıyorum” dediğinde. Mabel Matiz, Sena Şener, Erkan Oğur, Cihan Mürtezaoğlu…
O da çocukluğundan, travmalarından, yaşadığımız ülkenin gidişatından, kadınlarından bahsettiği bir albüm örmüş dostlarıyla. Şimdi önünde eskiden üstünde duramadığı sahnelerde hoplayıp zıplayacağı ve kimsenin ne dediğini umursamayacağı konserler var. Sonra evine, kedi-köpeklerine, merhamet üstüne kurduğu hayatına geri dönecek.
Ceylan’la hayvan hakları konusunda ses çıkardığı için başına gelenlerden, toplumsal konularda ağzı tıpalı sanatçılara dair düşüncelerinden, veganlık ve feminizmin kesişiminden, “sesini çok titretiyor” eleştirilerinden, müzikte tekelleşme ve kayırma iddialarının temellerinden, ve evet, Sezen Aksu’nun bu meselede dahli olup olmadığından konuştuk. Sorduğum her şeye çok dürüst ve müdanasız cevaplar verdi. Tam da ondan beklediğim gibi.
- Hayvan sevgin nerden geliyor? Sadece evinde kedi köpek besleyen birinden bir hayvan hakları savunucusuna ne zaman dönüştün?
Ben evde kedi köpek beslemeden önce de hayvan haklarıyla ilgili hassas birisiydim. 20 senedir hayvan yemiyorum, veganım. İlk albümümü birlikte büyüdüğüm evcil hayvanlara ithaf etmiştim. Ama bunca yıl sonra bile hayvan hakları için ses çıkardığımda takipçi kaybediyorum. Kurban bayramlarında sesimi yükselttiğimde ya da sokak hayvanlarının haklarını savunduğumda tepki topluyorum. Bir yandan da benim gibi düşünen insanların gözünde değerim büyüdü. Müziğimi dinlemeyen insanlar bile yolda durdurup bu duruşumu tebrik ediyorlar. O da hoşuma gidiyor.
- Bir çok insanın anlamakta zorluk çektiği şey, neden bu kadar sert bir yasa çıkarıldığı. ortada sokak hayvanları ile ilgili bir problem varsa bu çok daha serinkanlı yöntemlerle çözülebilirdi. Sence bu yasa neden çıktı?
Birçok politik nedeni olduğunu düşünüyorum. Ve seçtiğimiz görevlilerin, hangi partiden olursa olsun görevlerini yapmalarını rica ediyorum. Hala böyle bir umudumuz var hayvanseverler olarak. Bir çok yetkiliyi de ziyarete gittim. Onlar da bu konuyla ilgili planları olduğunu, çok yakında açıklayacaklarını söylediler. Ama gündem o kadar çabuk değişiyor ki, o planlar şimdi ne durumda kim bilir? Hayvan haklarını konuşurken bir anda öldürülen bebekleri konuşmaya başladık. Tam ona üzülürken Kartalkaya yangını oldu. Çok karanlık bir dönemdeyiz.
- Sen mitinglerden birinde konuşmacıydın. Bir çok başka sanatçı da vardı. Oradan bir sonuç, bir çözüm çıktı mı?
Konserler planlanıyor, maddi birikimler, arazi alınıp hayvanların yerleştirilmesi hedefleniyor. Belediyelerin, devletin yapması gereken görevleri sanatçılar, şarkıcılar, dernekler, hiçbir maddi karşılık beklemeden yapmaya uğraşıyorlar. Böyle bir süreçteyiz. Ama bir işin içinde çok insan olduğu zaman egolar devreye giriyor. Derneklerin birbirine girmesi, “Bizim neden afişe ismimiz yazılmadı?” kavgaları…Benim de afişe isim yazılmadı ama bunu önemsemedim. Çünkü ben Ceylan Ertem i göstermek için orada değildim. Bir hayvansever olarak, binlerce insanın sesi olarak orada konuşmaya gittim.
- Bu yasa tek başına değerlendirilebilir mi? Yoksa daha büyük bir çürümenin parçası olarak mı görülmeli?
Daha büyük bir çürümenin bir parçası olarak görüyorum tabii ki. Eğer bir feministsen hayvan haklarını savunmalısın, eğer sol görüşlüysen hayvan haklarını savunmalısın, o kadar. Öyle büyük nankörlük ediyoruz ki. Sokak hayvanları bu ülkenin tanıtımı için türküler kadar, bu ülkenin mutfağı kadar önemli. Bir şarkıcı olarak bunu söyleyebilirim. Yurt dışından gelen insanların en hoşlandığı şey sokaktaki kediler, köpekler…Eğer sokak hayvanlarının sebep olduğu kazalar yüzünden ölen çocuklar varsa bunların günahı bu hayvanların boynuna değil. Sokak hayvanlarını kısırlaştırmayan, onlara güzel yuvalar sağlamayan, hayvan satışlarını destekleyen zihniyetin suçudur. Ceza sesi çıkmayan masumlarımıza kesiliyor, belki de gerçekten kötülere bir şey olmuyor ama hepimiz bunun cezasını çekeceğiz diye düşünüyorum. Pandemiyi yaşadık biz. Dedim ki “bu çok normal”. Daha beterini bile yaşayabiliriz. Çünkü doğa bizi silkeleyecek. Bu dünya hayvanların cehennemidir, biz de cellatlarıyız bu hayvanların.
- Sen yasa çıktığı andan beri konuşuyorsun, ve konuşmayan sanatçıları eleştiriyorsun. “şimdi konuşmayacaksınız da ne zaman konuşacaksınız? Milyon takipçili sayfalarınız neden var? diye bir paylaşımın vardı. Sence neden konuşmuyorlar?
Çünkü her şey politik. Konuşmamak da tabii ki politik bir karar. “Ben bunu söylersem takipçi kaybederim, dinleyici kaybederim, sponsor kaybederim, para kaybederim” diye düşünüyorlar. Halbuki hepimiz ses çıkarsak kaybetmezsin, Kaybettirmezsin de başkalarına. Bence zaten müzisyenlerin bu yüzden bir sendikası olamıyor yıllardır. Hep beraber ses çıkarabilmeyi başaramıyorlar.
- Peki bu paylaşımı yaptığında tavrını değiştiren bir isim oldu mu?
Hayır. Sezen (Aksu) daha yasa çıkmadan aradı. “Beni Unutma” diye bir şarkım var, onu hayvan hakları için uyarladım, sen söyle istiyorum” dedi. Ama o bile “Acaba dinleyici kaybeder misin ya da başın belaya girer mi?” diye kaygılandı. Ben de dedim ki “Ufacık bir kaygım bile yok Sezen. Hemen söyleyeyim.” O şarkıyı bile çok arkadaşım paylaşmadı. Ben çoğu arkadaşımın şarkısını, müziğini beğenmesem bile eğer toplumsal bir meseleyle ilgiliyse paylaşıyorum. Büyük başarılara imza attıklarında tebrik ediyorum. Nedense birbirimize destek olmuyoruz. “Burası benim kendi alanım. Sadece kendi işlerimi paylaşıyorum, başka bir şey de beni ilgilendirmiyor” gibi bir tavır var. Ben AK Partili, MHP’li, HDP’li, CHP'li isimlerin “bu yasayı çıkarmayalım” paylaşımlarını da paylaştım. Her konuda aynı görüşte olmak zorunda değilim. Canlılar söz konusuysa kim olursa olsun el ele verip sarılmamız gerekiyor.
- Uzun vadede bu tür konularda konuşmayan sanatçılara ne olacağını düşünüyorsun?
Keyiflerine bakmaya devam edecekler herhalde. Nasıl durabildiklerini gerçekten aklım hayalim almıyor. Bir de böyle çok alakasız isimler, çok acayip sesler çıkarıyorlar. Onlara da çok şaşırıyorum. Bravo. Cenk Eren mesela, ben Cenk'in müziğini dinlemezdim hiç. O kadar enteresan insanlarla yakınlaştım ki. Seren Serengil'i şu an alkışlıyor olmamız ne kadar tuhaf bir şey. Ama çok sevdiğim Yıldız ablayla da (Tilbe) aramız açıldı mesela.
- Sen onun “hayvanlara topluca zehir verilsin” paylaşımını eleştirmiştin. Sonra ne oldu? Yıldız Tilbe'den bir dönüş aldın mı? Aranızda konuştunuz mu?
Bana haber geldi. “Ceylan’ı çok sevdiğim için böyle bir şey yazmasına çok üzüldüm” diye. Ama geçenlerde yine “Hayvana geberdi denir, insan öldü denir” gibi bir açıklama yaptı. Ben onu üzmek, kırmak istemiyorum ama bunları söyleyen annem olsa reddederim. Yıldız Abla'nın bir tane şarkısını söylüyordum sahnede. Artık onu da söylemiyorum çünkü........
© T24
