Kürt meselesinin çözümü için yeni bir siyasi alan mı gerekiyor?
Diğer
10 Şubat 2025
DEM Parti yetkililerinin açıklamalarına bakılırsa İmralı’dan gelecek hafta önemli bir açıklama bekleniyor. Açıklamanın içeriği iktidar kanadının beklediği netlikte ve tonda olacak mı, bilmiyoruz.
Başından beri genel kamuoyu sessizce izledi tartışmaları. MHP ve DEM’in kendi tabanlarına anlatma girişimleri dışında temkinli bir bekleyiş hakim kamuoyunda. Ülkenin en önemli meselelerinden biri üzerine konuşulmadık, söylenmedik söz kalmadı belki de.
Kürt meselesi, tarihsel boyutu, nedenleri ve sonuçlarıyla, iç ve dış dinamikleriyle her gün karakter değiştiriyor. Hiçbir zaman sadece Kürtlere dair ve Kürtlerden ibaret bir mesele değildi. Bugün olduğu gibi dün de bu ülkedeki insanların ortak yaşamı yeniden ve beraberce kurma meselesiydi.
Kürt meselesi temelde devletin demokratikleştirilmesi ve yeniden yapılandırılması, yönetim düzenimizin demokratik ve katılımcı bir biçimde yeniden düzenlenmesi, çok kültürlü ve kimlikli toplumsal yaşamın kurallarının ve yapılarının tanımlanması, ekonomik refah ve gelir dağılımında adaletin sağlanması gibi pek çok başlıkla birlikte tartışılmalı. Bu konular Kürdü’yle, Türkü’yle ve her türlü kültürel, toplumsal, siyasal ve bireysel kimlik farklılıklarıyla hepimizi ilgilendiriyor.
Sorun çok boyutlu, unsurlu ve aktörlü. Demokrasi, yönetim, kültürel kimlik, bölgesel geri kalmışlık, dış politika ve terör boyutlarının tümünü kapsıyor. Asıl konumuz ise toplumsal barışı tesis etmek, devletle toplumun yeni bir mutabakatını üretirken bunun gerektirdiği kurumları ve kuralları inşa etmek.
Bu nedenle mesele hepimizin. Dolayısıyla çözüm de hepimizin istekleri, umutları, ortak yaşama arzusu ve iradesiyle şekillenecek. Ortak hayata giden yolun üzerinde engeller, engel olmak isteyen iç ve dış aktörler de var elbette. Her bir aktörün zihnimizde ve toplumda bir karşılığı, tabanı, destekçisi var. Ama asıl engel zihinlerimizde. Asıl engel gerçek meselemizi çözecek aklımızı teröre rehin vermiş olmamızda. Öte yandan bu zihni esareti besleyen, meşrulaştıran bir terör örgütü ve terör meselesi de uzun yıllardır vakıa olarak karşımızda.
Sorunu yalnızca terör üzerinden konuşmak çözümün önündeki en büyük zihni engel ve siyasi kısıt olarak duruyor. Aynı zamanda terör ve teröre destek tanımı da devlet ve iktidar tarafından muhalefetin ve Kürt siyasetini sınırlamanın aracı olarak kullanılıyor.
Öte yandan bugün herkes kabul ediyor ki artık mesele bölgesel ve küresel dinamiklerle de doğrudan ilişkili hale dönüşmüş durumda. Yani küresel ekonomik, siyasal egemenliği bölüşüm kavgası, Batı ile Müslüman coğrafya arasındaki gerilim giderek daha yaygın bir savaşa doğru evrilme eğilimi gösteriyor.
Orta Doğu küresel bölüşüm savaşının kostümlü provasına sahne oluyor.
Bu gelişmeler doğal olarak Kürt meselesinin dinamiklerini de aktörlerini de doğrudan etkiliyor. Küresel ve bölgesel gelişmelerin Türkiye için ürettiği güvenlik riskleri nedeniyle devletin ve iktidarın yeni bir güvenlik değerlendirmesi yapması doğal, hatta görevi ve sorumluluğu da.
Orta Doğu’da bir anafor yaşanıyor. Suriye’de otoriter rejim çöktü ama yerine kurulanın ne olacağını, sürecin nasıl çalışacağını henüz bilmiyoruz. Suriye’de olan bitene dair sağlıklı bilgi ve değerlendirme........
© T24
