menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gençler gelecekten umutsuz: Neden bu ülkede çocuk yetiştirmekten kaçınıyorlar?

40 3
13.01.2025

Diğer

13 Ocak 2025

Geçen hafta dünyanın yarı nüfusunun sandığa gittiği 2024 seçimlerinin sonuçları üzerinden 2025’e bakmaya çalışmıştık. Bu yılın ilk yazısında 2024’ün siyasi tablosu üzerinden ülkenin geleceğine dair siyasi olasılıklara bakmaya çalışacağım.

İktidarın 2024’te ekonomide yapmaya çalıştıklarına ve 2025’e etkilerine bakıldığında enflasyon ve işsizlik meselesinin süreceği öngörülebilir. Daha önemlisi iktidarın temel iki stratejisi ortaya çıkıyor. Birincisi sanayisizleşme politikalarında kararlı oldukları anlaşılıyor. Ticaret ve inşaat ile büyüme stratejisinin değişeceğine dair herhangi bir emare yok. İkincisi keyfi ihale ve özelleştirmelerle kayırma ve sermaye transferi politikalarında da bir değişiklik görünmüyor. 2024 yılı için ocak başında tespit edilen asgari ücrette süren enflasyona karşın temmuz ayında düzeltme yapılmadan yıl sonuna gelindi. Yıl sonunda 2025 için belirlenen asgari ücret de emekçilerin ve kamuoyunun beklentisinin altında kaldı.

Ülkedeki ücret gelirlerinin yarısının asgari ücret seviyesinde seyrettiği bilindiğine göre gelir dağılımında bozulmanın süreceği ve iktidarın da bunu göze aldığı anlaşılıyor.

Eğitimde ve kamu istihdamına girişte fırsat eşitliğinin bozulmaya devam edeceği ilgililerin daha cüretkâr açıklamaları ve uygulamalarından da anlaşılıyor. Sağlık sistemi Yenidoğan Çetesi vakasında, özel sektörün sağlık hizmetlerindeki fiyatlama politikalarında gördüğümüz gibi denetimsizliğe ve keyfiliğe terk edilmiş durumda. Yargının asli görevi ise adalet dağıtmak ve sorun çözmekten çok muhalif kovalamaya dönmüş durumda.

İnsanlar umutsuz ve çaresiz. Özellikle genç kuşaklar yalnızca kendi gelecekleri için değil, ülkenin geleceği için de beklentisiz, umutsuz ve çaresiz.

(TABLO 1): Veri Enstitüsü’nün “Türkiye’nin Değişen Yüzü” araştırması bulgularına göre “Türkiye’de genel hayat şartları 5 yıl sonra daha iyi olacak” fikrine onay verenler 18-24 yaş grubunda yalnızca yüzde 24, 25-29 yaş grubunda yüzde 25, 30-39 yaş grubunda yüzde 26 oranında. Üçte bir oranındaki insanın ülkenin geleceğine dair bir beklentisi ve kanaati yok.


(TABLO 2): Bir başka bulgu, “Bu ülkede çocuk yetiştirilmez” fikrinde olanlar 18-24 yaş grubunda yüzde 47, 25-29 yaş grubunda yüzde 39, 30-39 yaş grubunda yüzde 39, 40-49 yaş grubunda yüzde 32.
2024 boyunca konuşulan TÜİK verilerinden birisi de bu bulguyu teyit ediyordu. TÜİK 2023 doğum istatistiklerine göre Türkiye’de toplam doğurganlık hızı kayıtlara geçen en düşük seviyeye geriledi. TÜİK’in verilerine göre 2001’de 2.38 olan doğurganlık hızı, yani bir kadının yaşamı boyunca dünyaya getirdiği ortalama çocuk sayısı, 2023’te 1.51’e düştü.

Gençler gelecekten umutsuz oldukça evlenmek ve çocuk sahibi olmaktan kaçınır oluyorlar doğal olarak. Toplumsal psikolojideki bu durum yalnızca yaşam memnuniyeti gibi algıları ve beklentileri değil giderek doğrudan demografik sonuçlar da üretir hale gelmiş durumda.

Veri Enstitüsü bulgularına göre metropollerdeki 29 yaş altı her 5 gençten 4’ü bekar. Evlenme yaşı geriliyor, çocuk sahibi olma arzusu gerilerken çocuk sahibi olma yaşı büyüyor, hane demografileri değişiyor.

(TABLO 3): Daha da önemlisi ülkenin geleceğine güvensizlik ülkeye ve ortak yaşama olan duygusal bağlılığı altüst ediyor. Nitekim Veri Enstitüsü’nün bulgularına göre, “Gelecekte Türkiye........

© T24