menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Türkiye AB’den bir şey karşılığında, bir şey isteyecek”

29 6
19.03.2025

Diğer

19 Mart 2025

Türkiye ile Avrupa’nın birbirinin önemini anlaması için Trump’ın ikinci kez iktidara gelmesi gerekiyormuş.

Halbuki biz bir avuç gazeteci, uzman, akademisyen, kanaat önderi, neredeyse yıllardır Avrupalı muhataplarımıza, Türkiye’yi bu ölçüde dışlamanın hiçbir anlamı olmadığını söyleyegeldik.

Türkiye ile göçmenler üzerinden son derece sınırlı bir angajmanın Erdoğan yönetimini cezalandırmadığını, demokratik geriye dönüşü frenlemediğini, tam tersine, bu sınırlı “al vere” dayalı temasın anti demokratik uygulamalar için iktidarın elini güçlendirdiğini söyledik durduk.

Gümrük Birliği’nin güncellenmesi müzakerelerinin başlaması gibi miniskül bir kararın alınmasının bile Kıbrıs ve demokrasi meselesinin arkasına saklanarak yıllardır ötelenmesinin saçmalığından dem vurduk. Üstelik bunu hükümete karşı eleştirilerimiz baki kalarak yaptık.

İktidar tarafından muteber görülmeyen isimlerin Avrupalı muhataplarına en ağır eleştirileri onların anlayacağı üslupla yönelttiklerine çok şahit oldum.

Hükümete dönük de “Avrupa’yla arayı bu kadar açma, büyük fırtına yaklaşıyor, onların bize ihtiyaç duyması kadar bizim de onlara ihtiyacımız olacak; açıkta kalmamalı” da dendi.

Tabii her iki tarafın da sağ kulaktan girdi sol kulaktan çıktı. Çünkü Türkiye’de de Avrupa’da da uzağı düşünen vizyoner liderlerden ziyade, günü kurtarmaya odaklı popülist siyasetçiler var.

Şimdi, malum Trump’ın “ben sizi savunmak için elimi taşın altına koymam” demesiyle Türkiye’ye dönük bakışta bir değişim gözleniyor.

Ancak geçmişte, Türkiye’yi göçmenlere karşı bariyer olarak gören Avrupa, şimdi de baktığında, Türkiye’nin ordusuna ve savunma sanayiine odaklanmış görünüyor.

Risk de denklemin geçmişteki gibi basit bir al vere dayandırılmasında yatıyor. Ve buna bağlı ek bir risk de, müzakerelerin baştan düğmenin yanlış iliklenmesiyle başlaması.

Her şeyden önce, söyleme dikkat etmek gerekiyor.

“Avrupa’nın güvenliği Türkiye’siz düşünülemez” deniyor. Hatta daha da ileri gidip, “mümkün değil” deniyor.

İyi de karşı taraf da “Türkiye’nin güvenliği Avrupa’sız düşünülebilir mi” diye sorsa?

Elimiz elbette güçlü. Ama kendimizi de dev aynasında görmeyelim. Bugün hala güneyimizden gelecek bir tehdite karşı, İspanyol Patriotlarının güney sınırlarımızda konuşlu........

© T24