Bir ölü yıkayıcısının anıları diye bakınca, biraz hafifliyor!
Diğer
21 Ocak 2025
Son günlerin konusu olan Gassal adlı dizi, beğenenler/beğenmeyenlerden öte, tam olarak neyi anlattığıyla ilgili bir karmaşa yaratmış durumda.
Yalnız bu karmaşanın insanların içine itildiği -ülke şartlarından kaynaklı- ruhsal karmaşayla bir bağlantısı var gibi gözüküyor.
Öte yandan ölüm olgusu ve gerçekliğinin hiçbir din ve kültürün tekelinde olmamasından hareketle, ölü yıkayıcısı demek olan Gassal (insanın söylerken bile tüyleri ürperiyor) adlı dizi hakkında bir iki laf edersek çarpılmayız herhalde!
Fakat evrendeki insan, bitki, hayvan vb. tüm canlıların doğal bir süreci (sonu değil) olan ölüm, tek bir gerçeklik olmayıp, “ölümden de beter” gerçeklerin varlığını görünür hale getirdiğinde iş değişiyor.
Bu durumda, Gassal rolünü üstlenmiş oyuncu (dizideki adıyla Baki) çok kutsal bir iş mi yapıyor? Daha da önemlisi bu mesleği isteyerek mi tercih etmiş, yoksa seçeneksizlikten mi bilinmiyor? Gassal’lık işini yapan kişinin SGK kapsamında bir emekçi olarak yaşamını sürdürmesinin bir öneminin olup olmadığı da tabii.
Ama bu Gassal, her gün ölümün somut haline dokundukça -kendi gerçekliği (Baki’nin) dokunduğu ölüye baskın çıkmasına rağmen-, biz ölümün karşısında yaşamın anlamsızlığına, tek gerçeğin sadece ölüm olduğu algısına niye zorlanıyoruz?
Şöyle ki; dayatan diğer bir gerçeklik olarak, Baki’nin aldığı ücrete bağlı oluşmuş yaşam standardıyla birlikte yaşamının olaylarına değil de, ölüye.
Yalnız, hikâyenin bu yanı ağır bassaydı, yani Baki’nin yaşamı onu var eden diğer unsurlardan soyutlanıp tek gerçeklik olarak dayatılsaydı da olur muydu?
Elbette ki yine olmazdı. Tıpkı........
© T24
