Bir can daha kaybolmasın diye: Ahmet Mattia Minguzzi'nin ardından
Diğer
13 Nisan 2025
Bir kaybın ardından yazmak her zaman zor. Hele o kaybın önlenebilir olduğunu bildiğinizde, kelimeler boğazınıza düğümleniyor. Ahmet Mattia Minguzzi’yi kurtaramadık. Henüz 15 yaşındaydı; dünyalar güzeli bir çocuk, hayatının başındaydı. Ailesinin acısı, hepimizin içini kavuruyor. Ahmet elimizden kaydı; tıpkı Kartalkaya yangınında yitirdiğimiz canlar gibi. Her seferinde aynı çaresizlikle yüzleşiyoruz; sadece bir acıyı değil, ortak sorumluluğumuzu da taşıyoruz.
Sistem sadece seyretmedi; biz ne yapacağımızı bilemezken, gözümüzün önünde, sessizce, neredeyse alışılmış bir doğallıkla öldürdü onları. Çünkü sistem, sanıldığı gibi görünmez bir hayalet değil. Tam tersine o her yerde. Evet ortaya çıkan çeteleri konuşalım ama göz ardı edilenleri de konuşalım. Hepsini, tek tek konuşalım, hepsi üzerine çalışalım, ortaya okuyabileceğimiz ve üzerine koyarak çözüm üretebileceğimiz haritalar çıkaralım. Evimizin penceresinden baktığımızda gördüğümüz manzarada, sokak başındaki boş arsada, belediyenin geri dönmeyen telefonlarında, “bu konulara bizim bütçemiz yetmez” denen toplantılarda hep gözlem yapalım, karşı çıkalım, itiraz edelim, görünmeyeni görünür kılmak için yılmamamız şart.
Sistem, hepimiziz, ama biz birbirimizin gözlerinin içine bakmamaya alıştık, bunu değiştirelim.
Yakın zamanda Mirgün Cabas’ın podcastinde Fatma Sibel Gülcihan’ı dinledim. O kadar yerinde bir tarif yaptı ki Fikirtepe’nin sosyolojisini anlatırken Gülcihan. Kentsel dönüşümün karmaşasında, umutla belirsizlik arasında sıkışmış bir mahallenin ruhunu anlattı. Hızla zenginleşen ama ekonomik sınıfı yükselirken sosyal sınıfı yerinde sayan aileleri.
Hissedilen sınırlar var orada, görünmez eşikler. Doğma büyüme Kadıköylü biri olarak bu sınırları biliyorum. Sadece harita üzerinde değil; yürüdüğünüzde adımlarınızın ağırlığından, bakışlardan, duvarlardaki çatlaklardan anlıyorsunuz zaten. Kadıköy deyince herkesin aklına gelen o güvenli ada duygusu, Fikirtepe’nin kıyısına geldiğinizde yerini bir belirsizliğe bırakıveriyor. Kumaş pazarındaki tehlikenin hızlı artışını ise Kadıköy’de oturup bilmeyen yoktur neredeyse, gittikçe artan bir söylenti hızıyla sürekli kulağımıza tehlikeli haberler gelmeye başlamış, ben geliyorum diye diye gelmişti felaket.
Gülcihan podcastte anlatıyor, mahallenin ekonomik sıkışmışlığı ve sosyal politikalarla desteklenmeyen dönüşüm süreçleri nasıl gençler için bir çıkışsızlık yaratıyor, bu çıkışsızlık neye dönüşüyor. Onun anlattıklarından bir fotoğraf beliriyor gözünüzde ama bu konuda çok çalışma yapılmalı ki, neyle karşı karşıya olduğumuz daha iyi bilinsin.
Mekân, toplumsal ilişkilerin donmuş halidir; toplumsal çözülme kendisini hızla sokakta gösterir. Sokak, gündelik yaşamın en doğrudan mekânı olarak, sosyal bağların zayıflamasını ya da kopuşunu en erken ve en görünür........
© T24
