Teğmenler ve otel yangını: Cezasızlık ile fahiş ceza arasında sıkışan adalet
Diğer
05 Şubat 2025
Resmi yemin töreni bittikten sonra “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diyerek ve geleneksel kılıç çatma ritüeli yaparak eski yemini tekrarlayan teğmenler, Ordu yönetimi tarafından, en ağır disiplin cezasına çarptırılarak, subaylıktan atıldı.
Teğmenlerin açacağı idari davada, konunun teknik idare hukuku boyutu hakkında pro bono ve gönüllü olarak hukuki mütalaa vereceğimden, şimdilik sadece şunu söylemekle yetineyim:
Teğmenler aynı zamanda ve aynı yerde, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” demek yerine, “Tayyip Erdoğan’ın askerleriyiz!” deselerdi, yine de aynı cezayı alırlar mıydı?
Bu soruya yanıtınız samimi olarak “hayır” ise (ki doğru yanıtı herkes çok iyi biliyor!), durum çok açık:
Teğmenlerin yaptığı şey “disiplinsizlik” olarak kabul edilemez.
Edilse bile, cezası bu kadar “ölçüsüz” olamaz.
Hukukta çifte standart olmaz.
Erdoğan övülünce suç olmayacaksa, Atatürk övülünce de suç olmaz.
Kaldı ki Atatürk’ün kurduğu Silahlı Kuvvetler’de Atatürkçü olmak ne zamandan beri “disiplinsizlik” oldu?
O halde sorun disiplinsizlik filan değil. ‘Atatürk’ün askeriyiz’ demeleri.
(NOT: Bu yazıyı geçen pazar günü yazmıştım. Dün “Karar”da Yıldıray Oğur’un da aynı soruyu sorduğunu gördüm. Aklın yolu bir.)
Bu arada pek kimsenin dikkatini çekmese de enteresan nokta şu:
2016 öncesinde resmi mezuniyet töreninde söylenen subay yemini ile yeni yemin arasındaki en önemli iki fark şunlar:
Eski yeminde laikliği korumaktan da bahsediliyor.
2016 sonrasındaki yeni yeminde laiklik adı geçmiyor.
Anayasa’nın en temel ilkelerinden olan laikliği korumak artık Silahlı Kuvvetler’de sembolik olarak bile zikredilemiyor mu?
Eski yeminin sonunda Atatürk (Mustafa........© T24
