menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Pozitivistler haklı mı çıktı?

22 1
17.09.2025

Diğer

17 Eylül 2025

İptal talebiyle dava açılan CHP'nin 38. Olağan Kurultayı, 2023

CHP Kurultay davası, anamuhalefet partisinin açıkladığı Cumhurbaşkanı adayının tutuklanması, anamuhalefetin birçok belediye başkanının tutuklanması, tutuklama tehdidiyle bazı belediye başkanlarının iktidar tarafına geçmesi dahil, hukukun siyasetle bu kadar içli-dışlı olması hatta hukukun siyasete bu kadar yanlış müdahale süreçleri, aklıma uzun yıllardır hukuk camiasında hem teoride hem de pratikte yaşanan bir tartışmayı getirdi.

Kanunları ve diğer mevzuatı yorumlarken “lafzi” yani kuralın mevcut içeriğini dikkate alan bir yorum anlayışı (metodu) mu benimsenmeli?

Yoksa kanunun mevcut somut içeriğini değil “amacını” ön plana alan bir yorum metodu mu benimsenmeli?

Yani “lafzi” yorum mu, “amaçsal” yorum mu kabul edilmeli?

Avusturya asıllı ünlü hukuk teorisyeni Hans Kelsen’in öncülüğündeki hukuki pozitivistler, prensip olarak “amaçsal” yoruma karşıdırlar.

Hukuk kurallarının mevcut somut içerik ve anlamları dışında yorumlanmasının hukukta belirliliği ortadan kaldıracağını ve keyfiliğe yol açacağını ve bu nedenle aslında kişi özgürlüklerini tehdit edeceğini savunurlar.

Bazen kanunlar ve kuralların somut içeriği pek doğru ve haklı görünmese bile, yargıcın kuralın içeriğini yorum yoluyla farklılaştırması ve dolaylı biçimde değiştirmesinin hem meşru olmayacağını hem de yargıca böyle bir sınırsız yetki vermenin kişi özgürlüklerini riske sokabileceğini ileri sürerler.

Yargıçların tamamının hem çok kaliteli hukukçular hem de demokrasi ve insan hakları savunucusu ve özgürlükçü olacaklarının garantisi olmayacağını, hatta tam tersi özellikteki yargıçların bulunması halinde demokrasi ve özgürlüklerin ciddi tehdit altına girebileceğini ima ederler.

Buna karşın doğal hukukçular ise “lafzi yoruma” karşıdırlar ve “amaçsal yorum” taraftarlarıdır.

Yargıcın hukuk kuralının metni ile yani somut içeriği ile bağlı olmadığını ve o kuralın konuluş amacını ön plana alan bir anlayışla yorum yapması gerektiğini savunurlar.

Böylece kuralı koyanlar kural metnini çok iyi ve ideal biçimde kaleme alamasalar/almasalar bile, yargıcın kendi yorumuyla bu eksikliği........

© T24