Malzeme ve tarih
Diğer
07 Ağustos 2024
Tarihçiler 20. yüzyılın başından beri birçok ekol ve konu üzerine tarihi araştırmaları genişlettiler. Siyasi tarihten ve büyük adamlardan "ekonomik" olan bakışa, "zihniyetler" tarihine ve oradan "altyapı ve üst yapı" arasındaki farklardan kültürel kodlara, "uzun dönem" tarihçiliği ve "uygarlaşmaya" doğru gidildi. Tarih disiplini içinde diğer sosyal bilim dallarının birleşmesi önerildi. Annales tarihçiliğinin ilginç yeniliği tarihin ileriye doğru değil de "derinlemesine" doğru gittiği öngörüsüydü. "Deliliğin" ve "Kliniğin" tarihi a-tipik araştırmalardı. 1980'li yıllara bir "Yeni Tarih" araştırmaları adı altında girildi. Aynı yıllarda "söylem" analizleri, "dilbilim dönemeci", kadınların tarihi, "cins kimlikleri" ve "cinsellik tarihi", "mezarlıklar ve yerlerin belleği", "vaka tarihçiliği" geldi. Tarihin tek olmadığı anlaşıldı ve çok boyutlu bir tarihin var olduğu ortaya konuldu. Bunlara post-kolonyal bir tarih okuması eklendi.
Ve "Mikro-tarihten" sonra da "Küresel tarih "üzerinden okumalar ve araştırmalar yapıldı. Aynı zamanda da, bunlara "Duygular" ve "Heyecanlar" tarihi, "Bedenlerin tarihi" eklendi. Bu tarihi analizler her zaman sosyal ile kültürel olan arasında gidip geldi. Bugün yeni bir alan açılmakta: Maddi ekonomik ve medeniyet tarihi değil, ama malzeme tarihi.
Malzemeler üzerinden dönemlerin okumasını yapan bir tarih anlayışı, krononimler üzerinden malzemelerin değişimiyle birlikte dönemin bütünlüğü arasında bir denklem kurmaya başladı. Krononim, anakronizmi destekleyen, hayalgücünü çalıştıran, aynı zaman birimi içinde olan dönemlere verilen adların tarihi anlamına gelmekte. İlerleyen bir tarih anlayışı içinde "ilk çağ" veya "orta çağ" veya "İki Savaş arası" vb. Bu tarih anlayışında yapısal olan olaylar ve düşünceler söz konusu edilmekte. "Malzemelerin tarihi" dönemin en çok kullanılan maddesi üzerinden düşünülmekte. Nasıl "Demir çağı", Bakır çağ" gibi malzeme tarihçiliği varsa ona göre de modern dönemlerde kullanılan malzemeler üzerinden bir tarihi dönem okuması yapmak bugünün tarihçileri arasında yer bulmakta.
Alain Corbin'in bir makalesi (2015) bu şekilde, malzeme tarihi üzerinden düşünmemize yol açan bir bakışa imkân sağlamakta. Corbin'in ilginç olarak ileri sürdüğü, Fransa tarihi içinde 19. yüzyılda (1815 civarı) Fransız romanının da konusu olan alçıpan kullanımıyla birlikte sağlam değil ama geçici malzemelerin hâkim olmaya başlamasıdır. Alçıpan kullanımına, bugün hâlâ iç dekorasyonda işlevsel olarak, devam edilmekte. O dönem bilhassa Güzel Sanatlar alanında alçıpan kopyalar yapılmaktaydı. Bu malzemeyi sanatçıların ve bilhassa heykeltıraşların atölyelerinde bulmak çok mümkündü. 1851 sonrası inşaatlarda metal kullanımı daha sağlam bir siyaseti ön görmekteydi: 1889'da Eiffel Kulesi mevcut oldu.
Corbin kendi tarihçilik anlayışında bunu önermektedir. 19. yüzyılın ilk yarısında alçıpan kullanımıyla birlikte, böylece daha uçucu ve geçici bir malzemenin kullanıldığı gibi siyaset de o anlamda daha esnek ve geçici miydi?
Örnek olarak Türkiye Cumhuriyeti tarihini düşünürsek, ahşap evlerden beton evlere geçiş iki ayrı malzemenin dönemini ortaya koymakta ve bu iki malzemenin yapısı gereği de siyasi oluşumları ele almak belki de bu tip bir tarihçiliğin araştırma alanını oluşturabilmektedir.
Ahşap olduğu gibi........
© T24
visit website