Bir Beyaz Saray hüsranı ve “ölümcül dostluk”
Diğer
03 Mart 2025
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’nin anlaşma ve birkaç 10 milyar dolar daha bağlama umuduyla geldiği Beyaz Saray ziyaretinin hüsranla bitmesi ve deyim yerindeyse artık “üzerinin çizilmesi” bana bundan 66 yıl önce Menderes’in gerçekleştirdiği Washington ziyaretini, yani bir başka “üzerinin çizilmesi” vakasını anımsattı. Bizim ziyaret dönemin Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Adnan Menderes'in zor durumdaki Türkiye ekonomisinin toparlanabilmesi için “para peşinde” koştuğu 1959 yılı Ekim ayında gerçekleşmişti. O ziyaret de acı bir hüsran vakasıdır, ancak ayrıntıları geniş kamuoyu tarafından pek bilinmez.
Bizim vakanın tanığı ve aktarıcısı, dönemin muhalif olarak bilinen gazetelerinden Vatan'ın o tarihte 29 yaşında olan başarılı muhabiri Orhan Karaveli. Biz, onun hem HaberTürk’te verdiği röportajlardan hem de 2010 yılında yayımlanan "Görgü Tanığı: Bir Gazetecinin Sıradışı Anıları" başlıklı kitabından Beyaz Saray tarafından bir ülke liderinin “üzerinin çizilmesi” olayının nasıl bir şey olduğunu detaylarıyla öğrenmiştik.
Bir ‘üzerini çizme’ hadisesi
Bu köşede daha önce de yazdığım gibi, Başbakan Menderes, 1959 yılındaki ABD ziyaretine beraberinde Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve de Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun olduğu halde gider. Heyet 7-9 Ekim 1959 tarihinde yapılması planlanan CENTO Yedinci Bakanlar Konseyi Toplantısı'na katılacaktır aslında. Ama o sadece bir vesiledir. Asıl hedef, Beyaz Saray’ın kapısını çalmaktır. CENTO toplantısı zaten bakanlar düzeyinde bir toplantıdır. Hatta toplantıya ABD elçileri düzeyinde katılımın da yeterli olacağı söylenmektedir. Ancak Menderes, ABD Başkanı Dwight Eisenhower ile Washington'da bir görüşme yapmayı ümit ettiği için seyahate kendisini ve Maliye Bakanını da dahil etmiştir.
Maalesef 2023 yılında kaybettiğimiz Karaveli'ye göre, gezinin asıl amacı, zor durumdaki Türk ekonomisini düze çıkarmaya dönük olarak ABD’den 500-600 milyon dolar tutarında bir yardım almaktır. Zira Türkiye’nin 1958 yılı Ağustos ayında vadesi gelmiş borçların tutarı 400 milyon dolara tırmanmıştır. Hükümetin dışarıdan sermaye ithalini amaçlayan serbestleşme politikaları olumlu sonuç vermeyince, güç durumda kalan Başbakan önce Avrupa'nın kapısını çalmış, istediği yanıtı alamayınca bu kez Beyaz Saray’ın kapısını çalmayı hedeflemiştir.
Menderes, uğruna Kore’de şehitler verdiğimiz müttefikimizin Başkanı Eisenhower’dan ilgi ve alaka görmeyi beklemektedir. ABD Başkanı, önemli konukları geldiğinde kapılara çıkan, hatta ziyaretçilerini havalimanlarında bile karşılayan bir liderdir. Ancak Orhan Karaveli'den öğreniyoruz ki, Menderes ve beraberindekileri taşıyan uçak 5 Ekim akşamı New York'a indiğinde, Türk heyetini havalimanında bırakın Eisenhower'ı tek bir Amerikan Dışişleri Bakanlığı mensubu bile karşılamamıştır.
Ortalıkta yalnızca Türk elçiliği memurları ile kadınlı erkekli 40-50 kişilik Türk grubu vardır. Başbakan Menderes ile beraberindekileri kalacakları Waldorf Astoria oteline Türk elçiliğinin görevlileri götürür. Orhan Karaveli, otele doğru giderlerken, yolda o tarihlerde ABD'de yaşayan foto muhabiri Güngör Akkan’a, "Yahu, bu ne biçim iş? Amerika, en sadık müttefikinin (!) başbakanını böyle mi karşılayacaktı?" demekte ve “bir şeyler değişiyor, galiba” diye düşünmekten kendini alamamaktadır.
Başbakan Menderes, CENTO toplantıları bittikten sonra 9 Ekim günü bakanlarıyla birlikte Beyaz Saray'a geçer. Ancak asıl “soğuk duş” kendisini orada beklemektedir. Eisenhower, Menderes'i ne kapıda ne içerde, koridorda karşılar.
Beyaz Saray'a gelişlerinin ardından bir görevli Türk heyetine çalışma odasının bulunduğu koridora kadar eşlik eder. ABD Başkanı Türk Başbakanını Beyaz Saray'ın giriş katındaki çalışma odalarından birinde kısa bir süre için lütfen kabul edecektir. Menderes’e Başkan’ın odası gösterilir. Başbakan kapıyı tıklatır. Eisenhower'ın içerden “girin” şeklindeki komutu akabinde Menderes içeri girer.
Merhum duayen gazeteci Cihat Baban (1911- 1984), “Politika Galerisi” başlığını taşıyan ve tanıdığı siyasi liderleri anlattığı anı kitabında, bu ziyaretin çok önceden planlanmadığını, Eisenhower'ın aslında o günlerde çiftliğinde olduğunu, ancak Türk tarafının ısrarları nedeniyle Dışişleri Bakanı Herter tarafından çağrılarak helikopterle apar topar Beyaz Saray'a getirildiğini belirtiyordu. Baban, "Bu kabul ancak yedi (7) dakika sürdü. Bu ziyarette ne şampanya ne kahve, hiçbir şey ikram edilmedi, önemli hiçbir şey konuşulmadı," diyordu.
Karaveli'ye göre ise iki devlet adamımız odada ancak 25 dakika kalmışlardı. Artı hangi süre doğru tam bilemiyoruz, odadan çıktıklarında Menderes'in kolunun altında, ABD'den almayı umduğu yardım paketi değil, parlak bir kâğıda sarılmış, imzalı, kocaman bir Eisenhower fotoğrafı vardır. Başbakanın hüsranı odadan çıkarken yüzünden okunmaktadır. Karaveli'ye göre, Menderes'in 500-600 milyon dolarlık yardım talebini Eisenhower bir iki kelimeyle geçiştirmiş, hiç oralı olmamıştır. Başbakan konuttan ayrılıp Cadillac'ına binerken, genç gazeteci Karaveli'ye dönerek, "sadece bir nezaket ziyaretiydi," demekle yetinecektir.
Ertesi günü Menderes, bu kez dönemin ABD Dışişleri Bakanı Christian Archibald Herter ile makamında bir görüşme yapar. Ancak Menderes bu ziyaretinde de, beraberindekilerle birlikte özel kalemde sıradan bir ziyaretçi gibi uzun süre bekletilecektir. Bekleme odasında Başbakanla birlikte 7 kişi bulunmaktadır. Menderes, Zorlu, Polatkan, Washington Büyükelçimiz Suat Hayri Ürgüplü, Orhan Karaveli, eski Vatan'cı Basın Yayın Genel Müdürü Altemur........© T24
