menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Asi AB üyelerine ateşten ceza

13 8
27.10.2025

Diğer

27 Ekim 2025

Yazar Alon Mizrahi geçenlerde, “Trump’ın tehditlerine ABD’nin müttefikleri dışında kimse boyun eğmiyor. Müttefikleri de kendisinin büyük ve cesur bir adam olduğu imajına hizmet edeyim derken düzenli olarak hırpalanıyor ve aşağılanıyorlar,” diyordu. Son zamanlarda duyduğum en sağlam gözlemlerden birinin sahibi olan bu Filistinli Yahudi köklere sahip yazar, ABD ve müttefikleri için şu gözlemlerini sıralıyordu:

“Trump’ın Grönland ve Kanada'yı ilhak konusundaki fantastik planları suya düştü ve Ukrayna, Batı'nın önderlik ettiği bir imha operasyonuyla karşı karşıya kaldı. Avrupa kendi boyun eğici içgüdüleri tarafından parçalanıyor; Kanada geri çekiliyor ve Avustralya rotasını yitirmiş hüzünlü bir şakaya dönüşüyor.”

Mizrahi’nin başka ilgi çekici tespitleri de var, ama şimdi bu noktada durarak Avrupa’da olan bitenler için özel bir parantez açalım.

Benim için Avrupa, kendi bacağına kurşun sıkıp, sonra Trump’a dönerek “Bak babacık, hiç acımadı!” diyen patetik bir perişanlığı oynuyor son dönemde. Çapsız liderlerinin ise ancak seyrettiği bir tiyatro bu. Bu teslimiyetçi perişanlığın en büyük fitili, Rusya ile Almanya arasında uzanan Kuzey Akım (Nord Stream) doğal gaz boru hattının 26 Eylül 2022 tarihinde üç noktadan patlatılarak devre dışı kalmasına sebep olan sabotaj ile yakılmıştı. Kendi bacağına böyle sıkmıştı Avrupa.

Avrupa’nın suskun bir teslimiyet içinde olan, nadir sağduyulu liderlerinden biri Macaristan Başbakanı Viktor Orban olarak belirmişti. Orban, “boyunlarına kadar savaşın içine batmış durumdalar" dedikleri Avrupa Birliği'nin Ukrayna politikasını sert şekilde eleştiriyor, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in Birliği Rus enerjisinden vazgeçirme çabasının “absürt” olduğunu ileri sürerek Budapeşte'nin buna direnmeyi sürdüreceğini söylüyordu. Viktor Orban, von der Leyen’i göç ve iltica politikaları nedeniyle de fırsat buldukça yaylım ateşine tutuyordu. Bunun karşılığında da von der Leyen, Macaristan’ı Avrupa anlaşmalarına uymamakla suçluyor, AB Mahkemesi’nden de Budapeşte yönetimine AB hukukunu ihlal eden bir iltica sistemi uyguladığı iddiasıyla yüz milyonlarca avroluk cezalar çıkartıyordu. Bu arada ABD ve AB cenahında Orban’a başka “cezalar” çıkabileceği de konuşuluyordu.

Sonunda o cezalardan birine 20 Ekim akşamı tanık olduk. Macaristan başkenti Budapeşte’ye 27 km mesafedeki Százhalombatta kasabasında bir devlet işletmesi olarak faaliyet gösteren ve Rusya’dan boru hatlarıyla ülkeye gelen ham petrolü işleyen MOL Grubu’na ait Tuna Petrol Rafinerisi'nde bir patlama ve yangın çıktı. Faili meçhul (!) bir “ceza” idi bu. Pazartesi akşamı başlayan yangın Salı sabahı kontrol altına alındıysa da, patlama tesisin en büyük ünitesi olan AV-3 ham petrol arındırma ünitesinde meydana geldiği için rafinerinin üretim kapasitesinin yüzde 40 oranında düşeceği belirtildi.

Ülkedeki bu en büyük rafineri tesisi, Baratsag boru hattı üzerinden aldığı Rus ham petrolünü işliyor. Macaristan'ın kendi petrol üretimi sınırlı olduğu için yılda 8 milyon tonun üzerinde işleme kapasitesine sahip Tuna Rafinerisi, ülkenin enerji gereksiniminin karşılanmasında son derece kritik bir işleve sahip.

Bu olayın meydana geldiği gün benzer bir gelişme de Romanya’da yaşandı. Ülkenin en büyük petrol işleme tesislerinden biri olup Rus şirketi Lukoil'e ait olan Petrotel Lukoil Ploieşti Rafinerisi’nde bir patlama meydana geldi. Patlama, rafinerinin faaliyette olmadığı bir dönemi denk geldiği için Rumenler şanslı sayılırdı. Zira, Petrotel Lukoil Ploieşti rafinerisi hem teknolojik tesisleri hem de yardımcı üniteleri hedef alan kapsamlı bir revizyon için 17 Ekim ile 30 Kasım tarihleri arasındaki yaklaşık 45 gün boyunca kapalı kalacaktı. Patlamanın rafinerinin üretimi kapasitesini ne ölçüde etkileyeceğine yönelik bir açıklama yok henüz ortada ama bir kişinin yaralanmasına yol açtığı biliniyor.

AB’nin Rusya ile savaşma arzusu içine girdiğini Orban kadar iyi bilen ve buna karşı duran bir diğer Avrupalı lider de Slovakya Başbakanı Robert Rico. Bu durumda Slovakya da cezasız kalır mı? Kalmaz ve kalmadı da. Budapeşte patlamasından bir gün sonra Avrupa’da Rus ham petrolünü işleyen üçüncü bir rafineride daha patlama meydana geldi. CZNewz.Info'ya göre, Slovakya’daki patlama, Druzhba boru hattıyla Rusya’dan tedarik edilen ham petrolü işleyen Macar MOL Group'a ait Bratislava rafinerisinde çıktı. 2000 yılında MOL Group tarafından satın alın Slovnaft şirketince işletilen rafinerinin yıllık kapasitesi 6,1 milyon ton olup, tesisteki işlenmiş petrol ürünlerinin önemli bir kısmı Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor. Bratislava’daki patlama ve yangının rafinerinin üretim kapasitesini ne şekilde etkilediği konusunda net bir açıklama yok.

Slovakya 2024 yılında Rusya’dan 4,2 milyon ton ham petrol ithal etti. Bu, ülke ithalatının 'sine denk düşen bir rakam. Bu nedenle önemli!

Avrupa’da Rus ham petrolünü işleyen üç rafineride birden aynı günlerde patlama meydana gelmesi hayra alamet değil tabii. Ancak rafinerilerde meydana gelen patlamaların zamanlaması son derece manidar. Zira, sadece patlamalardan birkaç saat önce AB enerji bakanları, Brüksel’de tarihi bir karar almışlardı. Moskova'ya yönelik yeni yaptırımların bir parçası olarak Avrupa Komisyonu’nun Rus petrol ve doğalgazının 2028 yılına kadar tamamen ve kademeli şekilde kaldırılması yönündeki önerisini........

© T24