menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Olimpiyat oyunlarının ardından

19 36
14.08.2024

Diğer

14 Ağustos 2024


Paris 2024 geçtiğimiz pazar günü sona erdi ve bu kez de olimpiyat oyunlarında elde edilen madalya sayıları üzerinden bir tartışmanın fitili, ülkemiz açısından ateşlenmiş oldu. Birbirinden farklı değerlendirmelerin yapıldığı sosyal medya mecralarında en dikkat çekici olan hususun 1984 Los Angeles Olimpiyatları’ndan bu yana yani tam kırk yıl sonra yine altın madalyasız bir organizasyonu tamamlamamız olması ve buradan hareketle var olan iktidara yönelik eleştirilerdi. Olimpiyatlarda ve genel olarak sporun bütün branşlarında başarıyı sadece ve sadece kazanma kültürüne indirgediğiniz anda ne yazık ki asıl meseleyi ıskalamaya başlarsınız. Ülkemizde olanın ise her daim bu minval üzerinde gerçekleşmesi ise var olan durumun ne teşhisini ne de tedavisine dönük bir adım atabilmemize olanak sunmamaktadır. Bu yüzden de bu kez maddeler halinde olan biteni ve üzerinde düşünülmesi gerekenleri sıralamayı tercih ediyorum.

İlk olarak sporu tüm ülke sathına yaymak zorunda olduğumuzu artık anlamak durumundayız. Aksi halde sporun kitleselleşmesini sağlayamadığınız gibi elit sporun kaynağını oluşturacak havuzu da derinleştiremiyorsunuz. Ve tabii ki bu madde ile bağlantılı olan ikinci maddedeki spor kültürünün yaygınlaşmasına ve başta atletizm olmak üzere diğer tüm spor dallarında başarılı sonuçların gelebilmesinin de önünü daha en baştan tıkamış oluyorsunuz. Son yıllarda izlediğim en fazla katılımın olduğu ve tribünlerin müthiş bir coşku ile sporcuları desteklediği bir organizasyonu geride bıraktık. 2036 yılına talip olan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bu girişimi son derece kıymetli olmakla birlikte 2005 yılında olimpiyatlardan sonraki en büyük organizasyon olan Dünya Üniversite Oyunları Universiade’ye İzmir kentinin ev sahipliği yaptığını ve buradaki seyirci sayılarındaki hayal kırıklığını hatırlatmak isterim. Başarı endeksli bir spor kültürüne sahip olduğumuzu ve bunun ülkemizdeki en çok izlenen futbolda da farklı bir görünüm arz etmediğini aklımızdan çıkarmamak durumundayız. Bu yüzden de spor kültürü oluşturma meselesinin beraberinde sporla barışma ve sporu kitleselleştirme anlayışları ile yürümek durumunda olduğunu da göz ardı etmemeliyiz.

Üçüncü olarak olimpiyatlar farklı branşlarda yarışacak olan sporcuların yetiştirilmesi meselesidir de aynı zamanda. Yıllar içerisinde kazanmış olduğumuz madalya sayılarına baktığımızda ise en çok madalya kazandığımız branşımızın ata sporumuz olarak adlandırdığımız güreş. Güreşin yanı sıra bugüne kadar madalya kazandığımız diğer branşlar ise şöyle sıralanmaktadır: Halter, Taekwondo, Judo, Boks, Karate, Atletizm, Okçuluk, Jimnastik, Atıcılık. Takım halinde yapılan spor dallarında listede olmadığımızı ve pek çok dalda ise neredeyse hiç olmadığımızı da eklemek durumundayız. Bu madde ile ilgili asıl üzerinde durmamız gereken husus ise bu sporcuların yetiştirilme meselesinde neden veyahut niçin bir türlü mesafe kat edemediğimiz hususudur ki bu noktada ülkemizin spor bilimcilerinin de biraz suya sabuna dokunmaları gerekiyor. Bir başka ifade ile devletin kendileri için sunduğu konfor alanlarından çıkmak suretiyle bu ülkenin spor kültürünün oluşturulması için somut önerileri ortaya koymalarının tam zamanıdır. Bu noktada bilgi mahiyetinde çeşitli olimpiyatlardaki madalya sayılarımıza ilişkin küçük bir bilgiyi de bu maddeye ekliyorum: 1960 Roma olimpiyatları altın madalya açısından yedi altın madalya ile en başarılı olduğumuz olimpiyattır, İkinci sırada altı altın madalya ile 1948 Londra ve üçüncü sırada da dört altın madalya ile 1996 Atlanta olimpiyatları yer almaktadır. 1956 Melbourne, 2000 Sidney ve 2004 Atina olimpiyatları da üçer altın madalya kazandığımız organizasyonlardır.

Dördüncü nokta olimpiyatların ardından hesap sorulacaktır diyen spor bakanımızın açıklamalarına ilişkin olarak öne çıkıyor. Liyakatlı kadroları işbaşına getirmediğiniz her alanda olduğu gibi spor alanında da sonuç benzer bir şekilde noktalanıyor. Oysa Nisa suresi 58. Ayette ‘Allah, size emanetleri ehline teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman da adaletle hükmetmenizi emrediyor’. Yine bu madde ile bağlantılı olarak beşinci maddede sayın bakanımızın başarısızlık........

© T24


Get it on Google Play