Bir dizi üzerinden hayata bakmak
Diğer
09 Nisan 2025
Film ve diziler her ne kadar kurgu temeli üzerinden yapılandırılmış bir gerçeklik algısını bizlere sunuyor olsalar bile içerdikleri temalar aracılığıyla toplumsal hayata dair ipuçlarını bünyelerinde barındırmayı başarırlar. Bu başarıyı artırabildikleri ölçüde de daha fazla ilgi çekmeye ve izlenmeye devam ederler. Netflix’in Adolescence isimli dört bölümlük mini dizisi de işte bu kategoriye girmeyi fazlasıyla hak edenlerden bir tanesi olarak dikkat çekmekte. Dizi on üç yaşında Jamie Miller’ın sabahın altısında polis baskını ile göz altına alınması ile başlıyor ve ardından son derece başarılı çekimler üzerinden sizi içine almayı başarıyor.
Cinayetin kimin tarafından işlendiğini ve bu durumun nasıl meydana geldiğini gösteren kamera kayıtları mevcut ancak yapımcılar asıl sorulması gereken soruları sorma amacıyla bu diziyi hayata geçirdiklerini söylüyorlar. Diziyi seyrederken her bir bölüm ile farklı bir aşamayı yaşamaya başlıyorsunuz ve içinde yaşadığımız dünyada hayatlarımızı kolaylaştıran teknoloji ve gelişen uygulamaların beraberinde getirdiği yalnızlaşmayı ve belki de hepsinden daha önemlisi ortaya çıkan derin boşluğu bir kez daha iliklerinize dek hissediyorsunuz. Ergenlik adı verilen gayya kuyusunun içinden geçmekte olduğumuz zaman dilimi içerisinde çok daha acımasız bir şekle büründüğü gerçeği ile karşı karşıya olduğunuzu anlamaya başlıyorsunuz. Okul adı verilen kurumun geçmişte olduğundan çok daha farklı bir pozisyona evrildiğini ve burada cep telefonları sonrasında kuralların hiç de beklenilmediği kadar alaşağı edildiğini görüyorsunuz. Öğretmen öğrenci ilişkileri geçmişteki otorite figürü veyahut saygı/sevgi ilişkisinin çok ötesinde bir durumda yaşanmaya başlanıyor. Okul denilen kurum hakkında yapılmış en iyi filmlerden birisi olan “Ölü Ozanlar Derneği”ndekilerden çok daha somut bir biçimde dizinin ikinci bölümünde adeta gözlerimizin içerisine sokuluyor.
Davadan sorumlu iki dedektifin okula gelip yaşanan olayla ilgili öğrencilere sorular sormaları ve daha sonra kendi aralarındaki konuşmaları son derece ilgi çekici; -Bu lanet yere dayanamıyorum. Sence çocuklar burada bir şey öğrenebiliyorlar mı? Burası sanki hapishane gibi bir yer. Her sınıfta bir video var. Bütün okul kötü kokuyor.
- Çocukların tek ihtiyacı kendilerini iyi hissetmelerini sağlayan bir şey. Hepsi bu.
Okulda çocuğu da eğitim görmekte olan erkek dedektif ile iş arkadaşı kadın dedektif arasındaki aile, çocuk ve okul konulu konuşmalar ve devamındaki yaşanan olay hakkındaki farklı bakış açıları dikkat çekici. Kadın dedektif orada bulunmalarından memnun olmadığını dile getirme biçimi aynı zamanda ataerkil bakış açısı üzerinden tüm dünyada somutlaşan yaklaşıma dönük bir eleştiriyi de içermekte. Fail hep ön saflarda yer alır, adam kadına tecavüz etti. Yani şu ana kadar hep Jamie’yi takip ettik. Yani hep Jamie önemliydi, Herkes Jamie’yi hatırlayacak kimse Katie’yi hatırlamayacak. Sorun da bu işte. Sinirimi bozan da bu.
- (Erkek dedektif) Katie için buradayız, onun ailesi için buradayız, cevap bulmak için buradayız. Bizim işimiz olayın nedenini anlamak tamam mı?
- (Kadın dedektif) Nedenini anlayabileceğini mi sanıyorsun? Elimizde görüntü var ne yaptığını biliyoruz. Ama nedenini........© T24
