menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dış borç ve neoliberal ekonomi

20 8
14.05.2025

Diğer

14 Mayıs 2025

ABD’nin dünyaya olan borcu veya dünyanın likiditesi DOLAR.

Bu sayılar 12 Nisan 2025 Pazartesi İstanbul saatiyle 11.37 itibariyle ABD hazinesinin tüm dünyaya olan borcu. Alt satır her bir ABD yurttaşına isabet eden borç miktarını göstermektedir.

Bu elektrikli pano New York Manhattan’da Times Square’de bir binanın cephesinde durmaktadır. Times Square, New York’un Eminönü, Londra’nın Piccadilly veya Leicester, Paris’in Opera, Tokyo’nun Ginza meydanı, yani milyonların dakika aksatmaksızın geçtiği dünya toprağıdır. İlginç bir şekilde her ABD yurttaşı, her an dünyaya ne kadar borçlu olduğunu, kendisine düşen borç miktarını görerek yaşamaktadır.[1] Bir anlamda her ABD yurttaşı, her an kendisiyle ve alacaklılarıyla yüzleşmektedir.

Yani ABD’nin şu anda 36 trilyonun üstünde borcu bulunmaktadır. Bu borcun teminatı, ABD hazinesinin çıkarttığı ve nakit para tutanların varlıklarını enflasyona karşı değerlendirmek için getirisini an be an takip ettiği bonolardır. Çünkü bugüne kadar ABD en güvenilir ülke olduğu tezini yanıltmamıştır.

Hani daha birkaç yıl önce tabu muamelesi gören, “NAS” tezi ile karşı çıkılan ve o yüzden ülkeyi içinden çıkılmaz enflasyon cehennemine sürükleyen faiz oranı var ya, işte her ekonominin güvenilirlik ondan etkilendirmektedir. Neredeyse 8.5 milyar dünyalı ne halde olduğumuzu, yarınımızı, FED’in ilan ettiği, ABD başkanının karışmak için can attığı, ama karışamadığı faiz oranı belirlemekte, para akımlarının yönü ve büyüklüğü ona göre oluşmaktadır.

Venedikli Tacir “Shylock”

Faiz, paranın nerede kullanıldığına bağlı olarak kimisine göre Shakespeare’in Venedik Taciri Shylock’un elinde, zayıf durumda olan taciri sömürmenin aleti, kimisine göre ise başkasının parası ile iş yaparak zengin olmanın bedelidir. Çağdaş ekonomide ise kural nakit akışının sürdürülebilirliğidir. Yani ikinci örnekte borçlanan o parayla yeni iş yapmakta, istihdam sağlamakta ve bu çarpan etkisiyle tüm ekonomiye yayılmaktadır. Ülkemizde Karadenizli yurttaşlarımıza mal edilen “yap sat ekonomisi”, bir yandan imar düzensizliğiyle şehirlerin mimarisini mahvederken, aynı zamanda hem istihdam hem talep hem de evsizlere uygun finansman modeliyle konut sağlamaktadır. Bu süreçte sisteme giren faiz faktörünü kimse hissetmemektedir.

Bir anlamıyla bu sayılar, ABD ekonomisinin ve onunla alışverişte bulunan dünya ekonomisinin kan akışı demektir. Ödemeler dengesi sayıları toplam üretimi, borç hareketleri de ülkelerin üretim ve tüketim, ticarette başarı performansını ve bunun piyasadaki ifadesi olan nakit hareketini göstermektedir. Önemli olan borcun “döndürülmesidir.” Akıllı tacir başkasının aksi halde hareketsiz kalacak olan parasıyla iş yapar, o parayı sisteme sokar. Önemli olan borcu döndürebilmek, modeli sürdürebilmektir. Sorun bunun istihdam, yeni iş, yeni ürün, yeni üretim, pazarlama şekli yaratarak, yani Schumpeter’in tanımıyla buluşlarla mı yapıldığıdır.

Borçlanmak ekonomik faaliyetin bir bölümüdür. Tüketim veya yatırım harcamaları gelirden veya borçlanarak yapılır. Son yıllarda “neoliberal okul” olarak adlandırılan iktisat politikasının sorunu, gelir yaratıcı buluşların zayıflaması nedeniyle ekonominin “paradan para yaratmak” gibi bir uygulamaya geçmesi olmuştur. Parası olanlar, kazanç ve istihdam yaratıcı işlerin azalması nedeniyle faiz peşinde........

© T24