SÜRPRİZLERE HAZIR MISINIZ?
Bu köşenin okurları uzun zamandır onlarca kez şu cümleyi okudular: Ezberlerin bozulduğu yeni bir dünyadayız.
20. Yüzyılın son çeyreğinde kapı ağzında durduğumuz o dünyanın, 21. Yüzyılda eşiğinden atlamış olduk.
Eşiğin bu tarafı şöyle bir yer;
Uzun dönemli planlamalar yapamazsınız.
Strateji, çöp kutusuna atmanız gereken bir sözcük.
En basit gibi gördüğünüz durumlarda, sayısız parametre söz konusudur.
Anlamında anlaştığınız kavram sayısı azalmıştır.
Sınırlar bildiğiniz her anlamıyla erimiştir.
Anlamak için ihtiyaç duyduğunuz kategorilerden yoksunsunuz.
Duygusal kararlar, akılcı kararlarınızdan daha sonuç alıcıdır.
Duyguları yönetebilirseniz, dilediğiniz iktidarı kurabilirsiniz.
İnsan davranışlarını açıklayabilmeniz için rakamlar işe yaramaz.
Bir şey sadece o şeydir ön kabulünüz geçersizdir.
Milli değerleri yüceltip evrensel iddiaları savunabilirsiniz.
Hem tutarlı olup hem fırsatı yakalayamazsınız.
Gerçeğin hakikat, hakikatin ise manipülasyon tarafından ele geçirildiğine tanık olursunuz.
Her türden sürprizlere hazır olmanız gerekir.
ABD’nin yeni başkanı Trump, bu yeni durumun somut karşılığı ve de sonucudur.
“Siyaset adi bir dünya” diyen, “en yetenekli insanların siyaseti değil iş dünyasını tercih ettiğini” söyleyen ve dünya siyasetinin en tepesine hem de ikinci kez yerleşen Trump.
Bir yandan göçmenlere karşı acımasızca tutum alarak, suç işleyen göçmenlerin idamını savunup diğer yandan “insanların herhangi bir şekilde zarar gördüğünü ya da yaralandığını görmek istemiyorum” diyerek duygusallaşabilir.
TikTok’un en büyük düşmanı olup, seçimlerde TikTok’tan en çok yararlanmayı başarır.
Mevcut her türden durumu bozmak en büyük vaadidir. Geleneksel “başkanlık başlama konuşması”nı yapar ama bir gün öncesinde ve bir saat sonrasında kafasına göre konuşma yapabilir. ABD derin devletine dair gizli belgeleri açıklayacağını söyleyerek düzen bozuculuğu olumlu kılıfa sokabilir.
Gerçekler ancak onları manipüle edecekse ilgisini çekebilir. Düşmanları yoktur, daimi düşmanı asla yoktur, çıkarlarla değişen rakipleri vardır. Satranç oynamaz, ona göre satranç tahtasını devirmek kazanmaktır.
Yemin töreninde hem de iki tane (biri devletin diğeri ailesinin) İncil’i gösterir ama ikisine de elini basmayarak kural nereden gelirse gelsin uymayacağını gösterir.
Kendisinin olmadığı geçmiş kötü, eksik, kendisinin yapacağı gelecek “altın çağ”dır.
Özetle, neoliberalizmin oluşturduğu “ben nesli”nin tüm niteliklerini taşır. Daima kalabalıklar içerisindedir ancak kendi dünyasında yapayalnızdır.
Soruya geri dönelim: Sürprizlere........
© SuperHaber
