menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

YKS Yerleştirme Sonuçlarının Düşündürdükleri

6 0
26.08.2024

Bir ülkenin en kalıcı sermayesi beşeri sermayesidir. Ülkeler beşeri sermayelerinin niteliği üzerinden rekabet etmektedir. İkinci Dünya savaşı sonrası beşeri sermayenin önemine yapılan vurgularla tüm ülkelerde eğitim seferberlikleri başlatılmış ve çoğu OECD ülkesi temel ve ortaöğretimde evrenselleşmeyi sağlarken kapsamı genişleterek yükseköğretim ve okulöncesi eğitimi de kitleselleşme kapsamına almışlardır.

Dünyada hal böyleyken ülkemizdeki durum 2000’li yılların başında içler acısıdır: okulöncesi eğitimde okullaşma oranı  iken ortaöğretimde yani liselerde D’dür. Bir başka deyişle okulöncesi çağ nüfusundaki her 100 öğrenciden 89’u okulöncesi eğitime erişemezken lise çağ nüfusunun yarısı okul dışındadır. Benzer durum yükseköğretim için de geçerlidir. 2000’li yıllarda yükseköğretimdeki okullaşma oranı sadece ’lar seviyesindedir. Bugün rekabet ettiğimiz ülkeler eğitimde evrenselleşmeyi sağlamış ve eğitimin kalitesini sürekli artırmaya çalışadursunlar, ülkemizde okullaşma oranları yerlerde sürünürken bir de başörtüsü yasağı ve katsayı uygulaması gibi antidemokratik uygulamalarla bu ülkenin evlatlarının eğitime erişememesi için tuzaklar kurulmuştur.

Eğitimde ve dolayısıyla beşeri sermayenin niteliğinin artırılmasında son 20 yılda eş zamanlı ve üç boyutlu bir dönüşüm yaşanmıştır. Birincisi devasa okul ve derslik yatırımlarıdır. 2000’li yıllarda 300 binler seviyesinde olan derslik sayısı artık 900 binler bandına getirilmiştir. İkinci boyutta başörtüsü yasakları ve katsayı uygulaması kaldırılarak ve toplumsal taleplere daha duyarlı kılınarak eğitim sistemi demokratikleştirilmiştir. Üçüncü boyutta ise çok kapsamlı sosyal politikalar uygulanarak eğitimde fırsat eşitliği güçlendirilmiştir. Böylece ders kitapları ve yardımcı kaynaklar ücretsiz sunulmuş, ihtiyacı olan öğrenciler ücretsiz yemek, burs, konaklama ve taşımalı eğitim imkânından yararlandırılmıştır. Şartlı eğitim yardımları ile özellikle kız çocuklarının eğitime erişimleri teşvik edilmiştir. Bu çok boyutlu adımlar kısa sürede meyvelerini vermiş ve okullaşma oranları tüm eğitim kademelerinde ’nın üzerine çıkmıştır. Yükseköğretimde okullaşma oranı ise E’in üzerine çıkartılmıştır. Dahası, ilk kez kız çocuklarının okullaşma oranı ortaöğretimde erkek çocuklarınınkine ulaşmış hatta yükseköğretimde 2014 yılından itibaren erkeklerinkini geçmiştir. Erişim sorununu çözdükten sonra artık önümüzde erişilenin kalitesini sürekli iyileştirmek gibi zor bir görev durmaktadır.

Bu kapsamda bu yazıda YKS yerleştirme sonuçları yeni açıklandığı için yükseköğretime erişim konusu geniş bir bağlamda değerlendirilmektedir. Yukarda da değindiğimiz gibi yükseköğretime erişimi artırmada yükseköğretim kurumları başlangıçta direnmiştir. Başörtüsü yasakları ısrarla uygulanarak kadınların yükseköğretime erişimleri engellenmiştir. Başörtüsü yasakları kaldırılmasına rağmen uzun süre, yükseköğretime artan talebi karşılamak için yeterince kapasite üretilememiştir. Bu tıkanıklığı aşmak için iki ayrı çözüme başvurulmuştur. Birincisi mevcut yükseköğretim kurumlarının arza yönelik kapasitesini artırmak iken ikincisi üniversite sayısını artırmak olmuştur. 2000’li yıllarda 70’ler seviyesinde olan üniversite sayısı bugün 200’ün üzerindedir. Benzer şekilde öğretim elemanı sayısı artmış ve özellikle gençlerin barınma ile ilgili ihtiyaçlarını karşılamak için yurt imkânı her yıl düzenli bir şekilde artırılmıştır. Bugün yaklaşık 900 bin kapasiteye ulaşmış olan bu konaklama desteği hemen hemen hiçbir gelişmiş ülkede bu seviyede değildir. Bunların hepsi çok olumlu gelişmelerdir.

Ancak, yükseköğretimde bu olumlu gelişmenin sürdürülebilir olması için atılması gereken adımların yeterince ve zamanında atılamadığı görülmektedir. Yükseköğretimde bu büyümenin sürdürülebilir olması için en önemli kaynak doktora eğitimidir. Doktora mezunu sayısı bu büyümenin talep ettiğini arz etmede maalesef yetersiz kalmıştır. Ülkemizde tüm disiplinlerden doktora mezun sayısı 2000’li yıllarda 2 binler seviyesinde iken bu sayı aynı dönemde Japonya’da 15 binler, Hindistan’da 25........

© SuperHaber


Get it on Google Play