menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

1945’te Süt Tozu ile Gelen Sessiz İşgal!

7 1
07.08.2025

Türkiye’de, 1945 Yılına Kadar Süren İngiliz Himayesi, Bu yıldan sonra ABD işgaline dönüştü. İngiltere ile Amerika arasında devir teslim başlamıştı. İstanbul Limanı’na 1946 yılında Missouri Zırhlısı demir atmıştı. İçinden yüzlerce Amerikan Deniz Piyadesi çıkmıştı limana… Önemli misafirlerdi. Hazırlıklar tamam mıydı? Bizzat Valilik denetliyordu. Cami mahyalarına “WELCOME” tamamdı. Pul basma işi bitmişti. Gazinolar, barlar, pavyonlar denetlenmişti. O da nesi Zürafa Sokak müdavimleri kayıtsız duruyorlardı. Orada da hemen hazırlıklar yapıldı. “Joni” Şerefine pul basılmıştı, ama Zürafa sokak müdavimleri; Joniler’den ücret almamaları için sıkı sıkı tembih edildi. Belki tarihte ilkti. Genelevleri bedava olmuştu. Utanç yıllarıydı… Artık bütün kapılar açılmıştı… İşgal böyle başladı.. Namussuzluğun adı misafirperverlik olmuştu.

24 Şubat 1947 tarihinde İngiltere’nin ABD Büyükelçisi Lord Inverchapel ABD Dışişleri Bakanı George Marshall’a biri Yunanistan diğeri ise Türkiye ile ilgili iki rapor sunmuştur.

Raporlarda İngiltere’nin içinde bulunduğu iktisadi durumdan ötürü her iki ülkeye yapmakta olduğu ekonomik ve askeri yardımı devam ettiremeyeceği bildirilmiş ve bu yükün ABD tarafından üstlenilmesi talep edilmiştir. Yunanistan ve Türkiye…

Marshall Planı ya da Yardımı; II. Dünya Savaşı sonrasında 1947 yılında önerilen ve 1948-1951 yılları arasında yürürlüğe konmuş ABD kaynaklı, antikomünist hedefleri olan ‘sözde’ ekonomik yardım paketidir. 16 ülke, bu plan uyarınca ABD'den sözde ekonomik kalkınma yardımı almıştır. Ama hiçbiri Türkiye gibi her yönü ile işgal edilmemiştir.

ABD’de askeri yardım programının başında bulunan Tümgeneral Olmsted, "askeri yardım programı bir ‘hayır işi’ değildir. " derken Truman Doktrini ile ilgili Senatör Wiley, "dünya savaşında savaşın ‘Amerikan kıyılarında veya Amerika’da yaşanmayacağının’ garanti altına alınacağını" beyan ediyor. Bu bir yardım değildi, “Havuç sopa” ilişkisi idi. Yani dünya savaşı çıkacaksa başka yerlerde çıksın, çıkaralım, insan ölecekse başkasının askerleri ölsün Siyonist düşüncesi…

Her şey bu kutu ile başladı.

-Her şey bir süt tozu kutusuyla başladı. Hiçbiri yardım değildi.

-Oltaya takılmış yemdi.

-Bedelinin kat kat fazlasını geri aldılar. Başka nelerimizi aldılar, saymakla bitmez.

-O zamandan başlayıp yetiştirdikleri satılmışları yönetim kademelerine getirip etkilerini hiç eksiltmediler.

-Halen bedelini hem biz hem bu coğrafyadaki bütün İslam Alemi, canlarıyla, kanlarıyla, mallarıyla ödüyorlar.

Neler Çıkmadı ki bu süt tozu kutusundan, adeta pandoranın kutusu açılmıştı.

-Marshall Yardımı adıyla verilen ne olduğu belirsiz peynir ve süt tozu yardımları,

-Hurda askeri silah ve teçhizat,

-Barış Gönüllüleri adı altında CIA ajanları,

-Köy enstitülerinin ve fabrikaların kapatılması, sanayiinin kapılarına kilit vurulması,

-FULBRIGHT ile Milli Eğitim yerine sömürge zihniyeti ve teslimiyet eğitimi,

-Amerikan Emperyalizminin kurumlarıyla ülkeye yerleşmesi, teslim alması,

-Türkiye’nin soğuk savaş arenası haline getirilmesi,

-Kore'ye ABD askeri yerine, ölmesi için Türk Askerinin gönderilmesi,

-Cemaatlere tarikatlara Haşhaşinlerin ve Lavrens'lerin yerleştirilmesi,

-İç Çatışmalar, Sağ-Sol Kavgası,

O yıllarda ülkeyi yöneten siyasiler ise; İngiliz Kraliyet Gemisi’nden inip, Amerikan Kayığına binmeye çok meraklılardı. Dostluk pulları basılıyor, övgüler diziyorlar, adeta gelin gelin işgal edin ruh halindeydiler…

İlk olarak Ankara'da JAMMAT kuruldu. Yani Amerikan Askerî Yardım Kurulu. Adı yardım heyetiydi. Ama bu heyet öyle bir yapı kurdu ki; emir alan değil, emir veren hâle geldi. Başında ABD'nin Ankara Büyükelçisi bulunuyordu… Ankara İzmir Caddesine öyle bir kuruldular ki, orası sanki küçük Amerika idi. Şimdiki İzmir Caddesi’ndeki Amerikan Pasajı Askeri kantinleriydi. Sıhhiye Orduevi’nin hemen yanındaki bina Amerikan subay kulübü olmuştu… Esad semti Amerikan Astsubaylarının mekânı, Kuğulu Park Amerikan subaylarının oyun parkıydı.

Öyle büyüdüler ki, 1957’de JAMMA; JUSMMAT oldu ve Ankara’nın Balgat Semtine taşındılar. Orada okulları, kiliseleri ve birçok sosyal tesis adı altında yapıları vardı. Sadece Ankara ile sınırlı kalmamışlar kısa sürede Türkiye'nin, 27 ayrı mevkiinde ABD Askeri Üslerini kısa sürede kurmuşlardı.

Bu arada 1945'te Türkiye'ye gelen “askeri danışman” adı altındaki Amerikalılar boş durmuyordu. Türk Ordusuna el atmışlar, M.Ö 209'dan beri onluk sistem ile hareket eden Türk Ordusunu gerilla Ordusuna dönüştürmeye başlamışlar. ABD, Türk Ordusunu düzenli bir ordu gibi eğitmek yerine, ‘Gerilla Eğitimi’ vermeye başlamıştı. Çankırı’ya Gerilla Eğitim Okulu açmış. Baş eğitmen olarak D’Elisciu adında bir sapkın vermişler o da resmen Türk Askerlerine işkence ediyordu. Bu asker arasında hoşnutsuzluk yaratmıştı. Ama emir büyük yerdendi. İsmet İnönü pulun üzerinde ki dostuna bunu nasıl söylerdi. Pulun adı dostluk pulu, fiyatı “3 Kuruş” idi.

“ABD Sanki Örgüt Eğitiyordu” Türk Ordusu savaş zamanı gerilla güçlerini teşkilatlandırmak amacıyla sivillerden oluşmuş üç avcı grubuna ayrılmıştı.

“Neden Gerilla Eğitimi?” Kimse anlam vermemişti.

Amerika’nın Libya aşkı yeni değil!

Stratejik ortağımız ABD, Pasinler’den İskenderun’a ve Çatalca’dan İskenderun’a yol yapar.

“Bu yol zafer yolu değil, kaçış yoluydu.”

880 km uzunluğunda ve 9 metre genişliğindeki karayolunun yapımına 1948’in Nisan ayında başlanmıştır. Halen bu yol kullanılıyor.

1952 yılında Konya 2.Ordu Karargâhında Amerikalılar ile ortak plan tatbikatı yapılır.

"Plan Tatbikatında" Amerikalı general yaptıkları tatbikat planını Türk Subaylara anlatırken; "Arkadaşlar Ruslar iki koldan Anadolu’ya girecek, Batıda İstanbul Çatalca'dan, Doğuda ise Erzurum Pasinler'den Türk birlikleri gerilla taktiği uygulayacak, “vur kaç” taktiği ile Konya'ya kadar çekileceksiniz. Geri kalan askerler Konya'da 2.Orduya katılacak. Toroslar asıl savunma hattınız. Amacımız Rusları Toroslardan geçirmemek, İskenderun Körfezini savunmak" demişti. Türk Subayları buna karşı çıkmış, Türk Halkı ne olacak diye sorunca, Amerikalı ağzındaki baklayı çıkarır. Siz merak etmeyin, Anadolu’da yaşayan halkı “Libya'ya taşıyacağız” demişti. Toplantıyı protesto eden Türk heyeti salonu terk eder…

Tatbikat başlamadan biter.

Diğer bir anlatımla; Amerikalıların dikte ettiği Erzurum-Pasinler, Trakya-Çatalca’dan başlayıp adım adım Konya’nın Güneyi-Toroslara kadar çekilecek Türk Ordusu, Toroslar ’da asıl savunma hattını kuracak ve İskenderun Körfezini savunacaktı.

Bu plan, Türkiye’deki üst düzey siyasi otorite tarafından ivedilikle olumlu karşılamış, fakat bu durum subay heyetini rahatsız etmiştir. Askerler “3 Kuruluşluk pulun” hatırını bilmiyordu.

Asıl savunmanın Torosların güneyinde yapılacak olması ve bunun için de memleketin kalan kısmının kademeli bir şekilde geri çekilerek düşman askerlerinin istilasına bırakılması subaylar arasında büyük bir rahatsızlık yaratmıştı.

Amerikalılara göre Türk Ordusu, Boğazlardan, Karadeniz’den veya Kafkaslardan gelebilecek bir Sovyet saldırısına bu hatlarda uzun süre dayanamayacak, kademeli şekilde Torosların güneyine çekilerek İskenderun Limanı’nın bulunduğu........

© Stratejik Düşünce Enstitüsü