menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Vefatının 32. Yılında Vizyoner Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı Hatırlamak

12 0
17.04.2025

Turgut Özal, bu topraklarda yıllarca ötelenmiş, hor görülmüş, inancını özgürce yaşamak isteyen dindar kesimin elinden tutup onları devletin en üst kademelerine taşıyan bir vizyonerdi. Laiklik adı altında dayatılan jakoben baskılara karşı, "Müslüman da bu memleketin birinci sınıf vatandaşıdır!" diyerek cesur adımlar attı. Ekonomide liberalleşmeyi, dinde özgürlükleri savundu; başörtülü kızların üniversitelere girmesinden, imam hatiplerin önünün açılmasına kadar pek çok tabuyu yıktı. Özal, mütedeyyin kesime "Siz bu ülkenin asli unsurunuz, korkmayın, inancınızı yaşayın!" mesajını verdi. Onun açtığı yolda, dindar Müslümanlar bugün siyasetten bürokrasiye, ticaretten akademiye her alanda varlığını hissettiriyor. Özal, sadece bir başbakan değil, bir zihniyet devriminin öncüsüydü!

Bugün Türkiye’nin yakın tarihine damga vuran bir lider, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın aramızdan ayrılışının 32. yılı. Özal, sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda vizyoner bir devlet adamı, inançlı bir Müslüman ve “Büyük Türkiye” idealinin yılmaz savunucusuydu. Ancak bu yolda karşılaştığı zorluklar, çektiği çileler ve ölümü etrafındaki sis perdesi, onun hikâyesini daha da anlamlı kılıyor.

Turgut Özal Kimdi?

Turgut Özal, 1927’de Malatya’da doğdu. Teknik bir eğitim almış, mühendislik kökenli bir bürokrat olarak kariyerine başladı. Dünya Bankası’nda çalıştı, Türkiye’de DPT’de görev yaptı. 1980’lerde Anavatan Partisi’ni kurarak siyasete atıldı ve 1983’te başbakan, 1989’da ise cumhurbaşkanı oldu. Özal, Türkiye’yi dünyaya açan, serbest piyasa ekonomisini benimseten, ihracatı artıran ve devletin küçülmesini savunan bir liderdi. Ama onun farkı, sadece ekonomiyle sınırlı kalmayıp, toplumsal barış, inanç özgürlüğü ve bölgesel liderlik gibi konularda da cesur adımlar atmasıydı.

İnançlı Bir Siyasetçi Olarak Özal

Özal, dindar bir Müslüman’dı. Ancak bu dindarlığı, ne bağnaz bir tutuma ne de gösterişe dönüştü. Onun inancı, samimi, içten ve yapıcıydı. Namazını açıktan kılan, hacca giden ilk başbakandı. Bu, o dönemin seküler elitleri arasında büyük bir rahatsızlık oluşturdu. 1980’lerin Türkiyesi’nde, 12 Eylül darbesinin gölgesinde, inançlı bir liderin böylesine öne çıkması, bazı kesimlerde “irtica” korkusu uyandırıyordu. Özal, bu eleştirilere aldırmadı; inancını siyasete alet etmeden, ama inancından da taviz vermeden yoluna devam etti.

Onun inançlı duruşu, özellikle Kürt meselesinde ve Alevi-Sünni barışında yapıcı adımlar atarken belirgindi. Özal, “Türkiye’nin mozaik........

© Stratejik Düşünce Enstitüsü