Ortadoğu’ya 6 Köşeli Davut Mührü Değil 8 Köşeli Selçuklu Mührü Vuruluyor
Devletler ve medeniyetler için semboller, kimlik ve birlik duygusunu güçlendirdiği için önemlidir. Bayrak, marş, arma ve diğer semboller, bir milletin tarihini, değerlerini ve egemenliğini yansıtır. Ayrıca, uluslararası alanda tanınırlık sağlar ve vatandaşlar arasında ortak bir aidiyet hissi oluşturur. Özellikle kriz ve savaş zamanlarında, bu semboller halkın moralini yükseltmek ve dayanışmayı artırmak için daha da önemli hale gelir.
Dünyada güç ve seviye kaybeden çok sayıda devlet, kargaşa ve gürültü üretirken hızla yükselen yeni küresel güçler, sessiz ve derinden, sağlam ve kararlı bir şekilde ilerliyor.
ABD söz dinletemediği için bağırıyor
Donald Trump’ın bir eşkıya gibi bütün teamülleri yerle bir edip, yerleşik siyasi, diplomatik ve toplumsal nezaket kurallarını devre dışı bırakarak ortaya koyduğu tablo, ABD açısından son derece vahim.
ABD ve genel olarak Batı dünyasına farkında olarak veya olmayarak taparcasına inananlar, “ABD ne istiyorsa yapar” inancıyla hareket ediyorlar. Trump’ın çıkardığı küresel gürültünün, ABD’nin gücünden kaynaklandığını zannediyorlar.
Halbuki bu gürültü sadece bir çevre kirliliğidir ve ABD ya da Trump’ın gücünden değil aksine içine düştükleri çaresizlik ve acziyetten kaynaklanıyor. ABD’nin güçlü olduğu dönemlerde liderleri, şimdiki gibi seslerini yükseltmezlerdi. Tam aksine, görünürde son derece “nazik” adamlardı. Ama muhatapları, konuşulan ve istenen şeyleri ciddiye alır ve yaparlardı. Şimdilerde ABD aciz durumda olduğu için muhataplarına dediğini yaptıramıyor ve bu nedenle evladına söz geçiremeyen bir baba gibi ona buna bağırıp çağırarak otoritesini korumaya çalışıyor.
İsrail çok çaresiz
Aynı çaresizlik ve çöküş İsrail için de geçerli. 7 Ekim Aksa Tufanı ile başlayan mücadele İsrail’in o fiyakalı küresel “güçlü” imajı yerle yeksan etti. Artık İsrail de tıpkı ABD Başkanı Donald Trump gibi arzularına ulaşamıyor ve sadece konuşarak beyhude gürültü kirliliği oluşturuyor.
İsrail’in resmen bu isimle kurulmuş ve faaliyet gösteren “Vaad Edilmiş Topraklar Bakanlığı” var. Diğer malum adıyla “Arz-ı Mev’ud Bakanlığı.” Yahudilerin bu seraptan öte gidemeyecek olan hülyasına göre Mısır’daki Nil Nehri’nden Fırat’a kadar olan bölge “Tanrı” tarafından İsrailoğulları’na vaad edilmiş. Bu hedefe uygun olarak Tel Aviv yönetimi, Mısır’ın önemli miktarda toprakları dahil olmak üzere, bütün Filistin coğrafyası, Ürdün, Lübnan, Suriye, Irak ve Türkiye’nin bir bölümünü alacağını iddia ediyor.
İsrail yönetimi, iç siyasette halk desteğini yüksek tutmak için acı gerçekleri gizlemeye çalışsa da onlar açısından tablo çok kötü.
İsrail Bayrağı
ABD ve İsrail konuşuyor, Türkiye konuşmuyor fakat yapıyor
Türkiye, “sessiz” ve “derin” bir güç… Trump gibi, Netanyahu gibi aldatıcı kamuoyu algıları üzerinden güç gösterisi yapmıyor. Tarihin........
© Stratejik Düşünce Enstitüsü
