Truman Doktrini’nin 78. yıl dönümü ile hafızalara kazınanlar: ABD, Türkiye'nin milli üretimini nasıl engellemişti?
Türkiye Marshall Planı'ndan ne kadar yardım aldı?
Truman Doktrini çerçevesinde 1947’de ABD Kongresi, Yunanistan ve Türkiye için 400 milyon dolarlık bir yardım paketini onayladı. Bu miktarın 100 milyon doları Türkiye’ye tahsis edildi.Bir yıl sonra, 4 Temmuz 1948’de Türkiye, Marshall Planı’na dahil edilerek 1948-1952 yılları arasında toplam 350-360 milyon dolar Amerikan yardımı aldı.Truman Doktrini ve Marshall Yardımı’nın Türkiye’ye etkileri
İkinci Dünya Savaşı sonrası Truman Doktrini ve Marshall Planı kapsamında Türkiye’ye yapılan ekonomik ve askeri yardımlar, ülkenin kalkınma stratejisini ve dış politikasını derinden etkiledi. ABD’nin sağladığı yardımlar tarımdan sanayiye, eğitimden sağlığa kadar geniş bir yelpazede olumsuz dönüşümlere neden olurken, aynı zamanda Türkiye’yi Batı blokuna entegre etmeyi amaçlıyordu.Bu yardımların propaganda amacı, Türkiye’nin ekonomik altyapısını güçlendirmek ve Batı ile bütünleşmesini sağlamaktı. Ancak yardımların uzun vadeli olumsuz etkileri ve ABD’nin Türkiye üzerindeki ekonomik ve politik nüfuzu tartışma konusu hala bir tartışma konusu olarak öne çıkıyor.Eğitimde 'yabancı devlet eli'
Amerikan desteğinin eğitimdeki hedefi, Türkiye’yi Batı blokuna entegre edecek kültürel dönüşümü hızlandırmak ve propagandasını yaymak için araçlar oluşturabilmek oldu. Resmi hedef kültürel yakınlaşma olsa da, eleştirmenler Fulbright anlaşmasını Türk eğitimine yabancı etkisini kurumsallaştırdığına dikkat çekti.Bu kapsamda Rockefeller ve Ford Vakıfları gibi kuruluşlar, Türkiye’de üniversitelere mali destek sağladı, uzmanlar gönderildi ve çok sayıda Türk öğrenci ile akademisyenin ABD’de eğitimi mümkün hale geldi. Ancak bu süreç, Türk eğitim sistemine Amerikan etkisinin derinleşmesi eleştirilerini beraberinde getirdi. Örneğin komisyonun kararlarında Amerikalı üyelere de söz hakkı tanınması bu tartışmaları alevlendirdi.Süt varken öğrencilere ABD menşeili 'süt tozu' içmek zorunlu tutuldu
Marshall Planı çerçevesinde 1948’den itibaren ABD kaynaklı gıda yardımları Türkiye’deki okullarda dağıtılmaya başladı. Bu yardımlar özellikle ilkokul öğrencilerine ve yoksul kesimlere yönelikti. Yardımın başlıca kaynağı Amerika Birleşik Devletleri idi; Marshall Planı kapsamında ABD tarafından gönderilen gıdalar Türk çocuklarına ücretsiz sunuldu.Dağıtım süreci, okullarda düzenli beslenme programları şeklinde örgütlendi. Milli Eğitim Bakanlığı, ABD’den gelen gıda yardımlarını ülke genelindeki ilkokullara sevk etti. Okullarda “beslenme saati” adıyla müfredata eklenen bir zaman diliminde bu gıdalar öğrencilere verildi.En çok dağıtılan ürün olan süt tozu, suyla karıştırılıp süt haline getirilerek sınıflarda veya okul bahçelerinde öğrencilere içiriliyordu. Birçok okulda hademe ve öğretmenler, büyük kazanlarda sıcak suya süt tozunu karıştırıp hazırladıkları sütü bardaklara doldurarak çocuklara dağıtırdı. Tüm öğrencilerin bu sütü içmeleri zorunlu tutuldu; hatta bazı okullarda her çocuğun kendi bardağıyla sıraya girip öğretmenin “Herkes sütünü alsın!” komutuyla sütünü içtiği anılar haberlere yansıdı.Kamuoyundaki yankılar ve tepkiler başlangıçta merak, memnuniyet ve şaşkınlık karışımı bir tablo oluşturdu. Çünkü Türk halkı daha önce süt tozu gibi bir ürün görmemişti ve sütü toz halinde tüketme fikri alışılmadıktı. Kırsal kesimde taze süte ulaşmak zaten mümkünken, çocukların neden toz süt içmeye zorlandığı köylülerce garipsendi. Bazı aile büyükleri, bedava dağıtılan bu yabancı ürünlere şüpheyle yaklaştı.Öğrenci sağlığı açısından bakıldığında, uzun süre toz süt tüketmenin doğal süte tercih edilmesinin doğru olmadığı eleştirileri yapıldı. Bazı uzmanlar, süt tozunun........© Sputnik Türkiye
