Şimdi bu günlükleri tutan var mı?
Halil Değertekin, yalnız doktorluk değil, görev yaptığı Diyarbakır’da yaşadıklarını “Güneydoğu Günlükleri/ Siyah-Beyaz Anılar” kitabında topladı. Meğer doktorlarımızda ne anılar varmış ne anılar. Olağanüstü Hal, Körfez Krizi döneminde yaşananlar, hekimlik derken Değertekin, birbirinden değerli eserler üretti. Son kitabında da birbirinden ilginç yüzlerce anıya yer vermiş.
Ülkemizde kutuplaşma artıyor, gerilimli günler yaşıyoruz. Bu yetmiyor savaşları ekranda izliyoruz. “Bu işlerin sonu ne olacak?” diye soruyoruz. Bugün Pazar. Prof.Dr. Halil Değertekin’in Kanguru Yayınları’ndan çıkan “Güneydoğu Günlükleri” kitabından birkaç anıyı dinleyelim.
İKİNCİ KARI ALACAK PARA YOK
Mardin’den gelen kadın hastayı muayene ediyorum. Ciddi bir hastalığı var. Eşine hastalığın önemini anlatıyorum. Eşi gayet kararlı, “Hocam, sen ne yaparsan yap bu kariyi iyileştir. Vallah benim ikinci kari alacak param yoktur.”
★★★
İki çocuğu ile gelmiş. Muayeneden sonra büyük çocukla ilgili bir şeyler soruyorum.
“Hanım, büyük oğlun kaç yaşında?”
“Berkan’dan iki yaş büyüktür.”
“Hanım Berkan kim?”
“Küçük oğlum Doktor bey.”
“Hanım peki Berkan kaç yaşında?”
“Eee Doktor bey dedim ya! O da büyükten iki yaş küçüktür işte!”
★★★
Hastanın sırtı açık, göğüs muayenesi yapılacak...
“Nefes al, ver” diyorum.
Hasta söylüyor “Nefes al, ver.”
“Öyle değil, bak! Nefes al, nefes ver.”
Hasta “Nefes al, nefes ver.”
“Al, ver.”
Hasta “Al, ver.”
Şaşırıyorum. Nihayet hasta yakını durumu anlatıyor.
“Hocam, biz ona doktor ne derse onu yap dedik...”
★★★
Yaşlı hasta, çok bilmiş pozlardaki orta yaşlardaki oğluyla gelmiş.
“Hastanın neyisin?”
“Ben oğluyam...”
“Peki nedir babanın şikayeti?”
“Doktor Beg, sen bil şikayeti nedir?........© Sözcü
