Terörsüz Türkiye, kendi güzel, niyeti kötü bir tariftir
İYİ Parti Genel Başkanlığında bir yılı geride bırakan Müsavat Dervişoğlu ile ‘Terörsüz Türkiye’yi konuştuk. Dervişoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, PKK'nın topladığı kongrenin sonuçlarına mahkûm edenlere yazıklar olsun. Terör örgütü bitti diyen de bunlardı. Şimdi de bizden, bitmiş bir terör örgütünün silah bırakmasını müjde diye kabullenmemizi bekliyorlar” dedi.
Öncelikle genel başkanlıkta bir yılınızı doldurdunuz. Geldiğiniz günden bu yana İYİ Parti’de neler değişti? Küskünlerin kalbini kazanabildiniz mi?
İyi Parti 2024 yerel seçimlerinin ardından ciddi bir travma yaşadı. Partilerin tarihlerinde böyle zamanlar olur. Ancak, bu ağır travmalar genellikle partilerin sonu da olur. Rakiplerimiz, özellikle de iktidar ortakları, “İYİ Parti bitti, dağıldı” gibi iddialarda bulundu. Evet, şu ya da bu sebeple kırılan, üzülen, giden arkadaşlarımız oldu. Ancak, İYİ Parti, milletimizin verdiği mesajı aldı, gereğini yaptı ve gemi sağ salim limana ulaştı. Şimdi yenilenmiş, güçlenmiş şekilde yeniden sefere çıktı. Hem dava arkadaşlarımız hem de seçmenimiz geri döndü ve dönmeye devam ediyor. Çünkü, İYİ Parti, Türk siyasetinin geldiği noktada çok önemli bir boşluğu dolduran, çok önemli bir görevin namzeti. İstese de dağılamaz, istese de duramaz. Tarihin omuzlarına yüklediği bir misyon var. Ve göreceksiniz o misyonu layıkıyla yerine getirecek. Siyasetteki kilidi açacak, milletimizi birleştirecek ve Türkiye’yi de bu fırtınalı sulardan çekip, limana yanaştıracak.
Gelelim gündemin ana maddesine, ‘Terörsüz Türkiye’ye… PKK’nın kendisini bugün/yarın feshetmesi bekleniyor. Tavrınızı biliyorum. Ne yapılırsa çözüm süreci İYİ Parti için ne zaman kabul edilebilir olur?
En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, PKK'nın topladığı kongrenin sonuçlarına mahkûm edenlere yazıklar olsun. Şahsıma özel bir tavrım söz konusu değildir. Yurttaşı olmaktan onur duyduğum Büyük Türk Devletinin ve mensubu olmaktan gurur duyduğum Büyük Türk Milletinin varlığı ve daima yükselişi için tarafıma Gençliğe Hitabe’de tevdii edilen vazifemin gereğini yapmaktayım. İYİ Parti, Türkiye Cumhuriyeti anayasasında yazılı olarak hüküm altına alınmış ve değiştirilemeyeceği de aynı irade ile mühürlenmiş; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” amir hükmünün uygulanması için mücadele etmektedir. Eşit yurttaşlık değil, tüm yurttaşlar için fırsat eşitliğini savunuyor ve bunun için mücadele ediyoruz. İnsan olmadan yurttaş, yurttaş olmadan da siyasi tercihlerin oluşmayacağının idrakindeyiz. O yüzden insan hakları, özgürlükler diyoruz. Bugün Türkiye’de hukuksuzluk; Türkmen-Kürt ayırt etmiyor, adaletsizlik Alevi -Sünni ya da özgürlüklerin kısıtlanması sağcı-solcu ayırt etmiyor. Türkiye’de demokrasi yoksunluğu Müslüman- Gayrimüslim ayırt etmiyor. Bizim PKK’yla pazarlık yapılan çözüm süreçlerine değil, adil, hukukun üstünlüğüne saygılı, özgürlükler ve demokrasi temelinde yükselmiş bir devlet ve iktidar anlayışına ihtiyacımız var. Bakın, terör örgütü ilk mermiyi attığından bu yana 41 yıl geçti. Bunun 23 yılında Ak Parti iktidardı. Bugün öyle bir pozdalar ki, sanki göreve gelir gelmez silah bıraktırıyorlarmış gibi yapıyorlar. Ama asıl mesele şu; Terör örgütü bitti diyen de bunlardı. Şimdi de bizden, bitmiş bir terör örgütünün silah bırakmasını müjde diye kabullenmemizi bekliyorlar.
PKK ADRES DEĞİŞTİRİYOR
İtiraz edenlere “Sen terörsüz Türkiye istemiyor musun” deniyor…
Terörsüz Türkiye, kendi güzel, niyeti kötü bir tariftir. İşin aslı şudur: PKK adres değiştiriyor. Onun gereğini yapıyor. Kandil’den Suriye’ye taşındı. Şimdi bunun gereklerini yerine getiriyor. Üstelik Kandil’de kiracıydı, Suriye’nin kuzeyinde önce özerk bir bölge, ardından kurulacak teröristan ile tapu sahibi oluyor. İktidarın burada yaptığı şey ise, terör örgütüne el uzatarak, onun meclisteki siyasi temsilcilerinin oylarıyla anayasa değişikliklerinin önünü açmak. PKK da DEM de, “Artık yasal ve anayasal düzenlemeler yapılmalı” diyor. Cumhurbaşkanı da, artık gerekli düzenlemelere geçebiliriz mesajı veriyor. Bu öyle bir oyun ki, vin vin yapmaya çalışıyorlar. İktidar ve terör örgütü kazanacak diye Türk Milleti’nin kaybetmesine izin vermeyeceğiz.
Ne yapacaksınız?
Erdoğan bir dönem daha aday olabilsin diye oynanan oyunu milletimize tüm çıplaklığıyla anlatacağız. Madem herkes bir şeyler talep ediyor, bizim de taleplerimiz var; "Madem Öcalan'a istediklerini ve hürriyetini vereceklerse, gazilerimin gözlerini, kollarını ve bacaklarını da geri versinler. Toprağa verdiğimiz evlatlarımızı da ailelerine geri versinler. İsteyen istediğinin fotoğraf çerçevesini sevebilir. Bize onun bunun fotoğrafının çerçevesini sevenler değil, şehit tabutuna sarılıp gözyaşı dökenler gerekli. Terörsüz bir Türkiye’yi kim istemez? Ama bu yolun sonu terörsüz Türkiye değil, terörün kazandığı Türkiye’dir.
23 Nisan resepsiyonunda DEM Parti Eş başkanı Tuncer Bakırhan ile sohbet ettiğiniz görüntü çok tartışıldı. Siyasette çok normal olan bu görüntülerin tartışılıyor olmasında siyasetin siz de dahil dilinde bir sorumluluk yok mu?
Benim tek sorumluluğum milletimedir. Bir siyasetçinin de meşruiyetinin kaynağı budur. Sorumluluğu milletten başkasına karşı hissederseniz bu sizin meşru siyasetinizi tartışmaya açar. Resepsiyonda karşılaştığımızda Dem Parti Genel Başkanı’na Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumunu sorarak geçmiş olsun dileklerimi ifade ettim. Bu vesile ile ifade etmeliyim ki; ben milletvekili seçildiğim günden beri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bütün resepsiyonlarına bizzat katılmışımdır. Özellikle de 23 Nisan resepsiyonu benim için TBMM’nin en anlamlı organizasyonlarının başında gelmektedir. Siyaset millete rağmen yapılmaz. Millete rağmen siyaset yaparsanız o zaman belli bir gruba, yapıya, odağa hizmetle sınırlı kalırsınız. Oysaki 86 Milyonluk Büyük Türk Milletine hizmet etme kararlılığı ile yola çıkan bir iradedir İYİ Parti. Rahmetli Demirel’in, Erbakan’ın, Özal’ın, Ecevit’in, Rahmetli Başbuğ Türkeş’in siyasette attıkları temelleri dikkate alıyorum. Hoşgörü, nezaket, centilmenlik ve en önemlisi tahammül. Ben tehdit edilebilirim, hakaret de ediliyor. Bunların hepsine tahammülü ben saydığım bu isimlerin siyasetlerinin temelinde gözlemledim. Ancak Türk milletine hakareti ve milletimin aklıyla alay edilmesini, üniter devlet yapımıza, Türk bayrağımıza, Türk Vatanına, Türk Devletine cumhuriyete ve banisi Mustafa Kemal Atatürk’e cumhuriyetin değer ve kazanımlarına, milletimin inanç ve ibadet özgürlüklerine hakaret ve........
© Sözcü
