Mızıkçılık yapma! Hadi sen de oyna!!!
İnsanı tanımak, tam anlamıyla tanıyabilmek bazen bir ömür alabiliyor. Hayatında ‘Ben bu insanı nasıl da tanıyamamışım’ demeyen birini gördünüz mü hiç? Ben henüz görmedim.
Bir kişiyi tanımanın üç kısa ve etkili yolu vardır derler.
Yolculuk, alışveriş (ticaret) ve komşuluk.
Buna ben de bir şey eklemek istiyorum.
Oyun.
Yüzde yüz geçerliliği olmasa da önemli doneler verir size oyun arkadaşınızın sergilediği tavır, aldığı tutum, gösterdiği tepki.
Aklınıza gelebilecek tüm oyunlarda. Tavla, satranç, hatta kumar oyunlarında bile.
Dürüst mü, centilmen mi, üç kağıtçı mı, hırslı mı, kolay pes eden biri mi yoksa inatçı keçinin teki mi? Paylaşımcı biri mi. Kazanmak için her yolu mübah gören hırs küpü mü? Gol atmaktan mı keyif alıyor asist yapmaktan mı? Zafer elde ettiğindeki tutumuyla hezimete uğradığında sergilediği davranışları nasıl? Empati yeteneği ne alemde? Bencil mi ya da iğneyi kendine batırabiliyor mu? Yüzlerce örnek verebilirim. Aklınızın bir köşesinde bulunsun.
Bunları neden yazdım? Nereye bağlayacağım?
Anlatayım.
ÇOCUKLARIMIZI NE KADAR TANIYORUZ?
Çocukların dört gözle beklediği ara tatile girdik malum.
Lise bire giden kızımla karar aldık, düzenli spor yapacağız diye. Yazın bol bol yüzüp masa tenisi oynasak da yeterli değil elbette. Yüzmeyi öğrendiği Türkiye Spor Yazarları Derneği’nin (TSYD) Leventteki tesislerine gidip spor yapacağız düzenli olarak. Bu sayede birbirimizi biraz daha iyi tanıma fırsatımız olacak belki de…
Ebeveynler olarak çocuklarımızı yeterince tanımıyoruz maalesef.
Kaliteli zaman geçirmiyoruz.
Bu noktada sayısız bahane üretmekte üstümüze yok üstelik.
Ancak;
Çocukların kolaylıkla ulaşabileceği, geçim derdiyle boğuşan velilere masraf çıkarmayacak ve güvenli bir şekilde spor yapabileceği alanlar yeterli mi?
ÇOCUK VE MEKÂN
Marmara Üniversitesi Spor Yönetim Bilimleri’nde Yüksek Lisans öğrencisiyken, Çocuk ve Mekân konulu ödevimde bu konuya yer vermiştim.
İstanbul’da nüfus oranı kontrolsüz bir şekilde artarken, yeşil alanlar ve oyun parkları kontrollü bir şekilde azalıyordu. İmdada okul bahçeleri yetişiyordu.
Bizler şanslı nesilleriz.
80’li yıllarda oyun........
© Sözcü
