menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

ARICILIĞIN BAŞKENTİ ANKARA İSE KALBİ KAZAN’DIR,

6 53
17.03.2025

15 TEMMUZ ŞEHİTLERİ BAL ORMANI CANLANDIRILMALIDIR..!

Ankara denilince ilk olarak iç Anadolu bozkırlarının ortasında sınırlı sayıda bitkinin yetiştiği büyük bir kent akla gelir. Çevreye biraz dikkatli bakıldığında durumun hiç de böyle olmadığı, bitki çeşitliliği yönünden varsıl bir kent olduğu kolaylıkla anlaşılır. Ankara’da yetişmez sandığınız manolya, defne, zeytin, zakkum, sığla, yasemin, fıstık çamı gibi birçok ağacı/çalıyı ilk gördüğünüzde hem şaşırır hem sevinirsiniz…(1)( ANKARA’NIN Ağaç, Ağaççık ve Çalıları… Ahmet DEMİRTAŞ)

Bozkır coğrafyasının sunduğu zengin bitki çeşitliliği Ankara Arıları ile buluştuğunda şehrin sembollerinden olan “Ankara Balı” ortaya çıkar. Bunu sadece biz mi söylüyoruz?Hayır...!

“Çünkü bağçe ve bağlarda yetişen ve envâi (çeşit) otuz sekize kadar ta’dâd (sayılan) idilebilen armudlar ve bir adedi yüz dirhem sikletindeki nefîs ve mütenevvi (çeşitli) elmalar “Dünyanın heman hiç bir yerinde emsâli gayr-i mevcûd denilecek derecede latîf ve gâyet “Beyaz ve râyihâdâr Ballar” ve ceviz hacmindeki vişneler vesâir fevâki (yemişler) ve esmâr (meyveler) şimendofer (demiryolu) sâyesinde Dersaadete (İstanbula) nakil olunmakda bulunduğundan bu yüzden de memlekete bir hayli akçe girmekdedir.” (2)

“Nefs-i Ankara ile Yabanabad ve Çubukabad kazâlarıyla sair bazı mülhakâtta husûle gelen bal hiç bir mahalde misli görülmedik suretde beyaz ve nefisdir.(3)

…Ankara balı ile meşhur olduğundan burada arıcılık sanatı pek çok terakki etmiştir. …Ankara vilayeti arıcılığa çok müsaittir. Buranın arılarının ve balının hususiyeti vardır. Vilayetin hiçbir tarafında zehirli bal yoktur. Ballar gayet nefis ve kokuludur. Kış geçtikten sonra bal hübeybatı ince olarak tebellür eder. Beyaz ve katı olur. Bazı mevkilerinin ballarının hususi bir lezzeti ve rahiyası vardır. Çubuk, Beypazarı, Keskin ve bizzat Ankara’nın civar köylerinde pek nefis “Beyaz Bal” yetişir. Buralarda 300,500 ve hatta 1000 kovana malik arıcılar vardır. Arılarındaki hususiyete gelince: Anaları çok yumurtlar ve hastalığa mukamindir. Pek şiddetli soğuklara tahammül eder ve gayet “Beyaz Bal” yaparlar. İfraz ettikleri mum levhaları rakik olduğundan gömeçler adeta ağızda eriyecek derecede iyi olur… (4)

…Ankara civarında hüdayi nebat bir halde bakliye fasilesinden “Sarıyonca”, eklilü’l-melik ve hayliye fasilesine mensup ve birkaç nevi havi haşişetü’l-tuğ yahud zenebü’l-hayl(Atkuyruğu) mevcuttur. Sarıyonca en ziyade Çubuk ovasına doğru ve Ravlı civarında bulunmaktadır. “Sarıyonca” arılar için en mükemmel bir bal yeridir; belki de balın bu civardaki nefasetine bu “Sarıyoncaların dahl ve tesiri” vardır. (5).

Düz şosede ilerlerken ekilmiş tarlalar, bal arılarının pek sevdiği “Sarıyoncalardan” mürekkep tabii ve nefis tarhlar ve uzak yamaçların kuytu köşelerine sinmiş köyler görüyorduk.(6)

“Ankara Balı”, kokusu, lezzeti, cinsinin güzelliği itibariyle Türkiye’nin en iyi balı dense yeridir. En güzel vasfı renginin “Beyaz” oluşudur. (7)

Türkiye’de en iyi bal Ankara’da çıkar denilirse, bu söz mübalağa sanılmamalı. Kokusu, lezzeti, cinsinin güzelliği, Beyaz’lığı itibariyle daima aranır. Vilayetin diğer taraflarında olduğu gibi Ankara’da zehirli bal yoktur. (8)

Türkiye’de en iyi bal Ankara’da çıkar denilirse, bu söz mübalağa sanılmamalı. Kokusu, lezzeti, cinsinin güzelliği, Beyaz’lığı itibariyle daima aranır. Vilayetin diğer taraflarında olduğu gibi Ankara’da zehirli bal yoktur. (9)

Kayadibi köyü, koca bir kayanın dibinde. Sağı solu kayalar, kayalar. Az tarlası var. Mala davara vurmuş bir köy. Yola bele uzak. Cip, pikap, ancak seçimden seçime uğrar. Uzak bir köy. Ağası da yok, paşası da. Kuzularını Kabak Musdu’ya verirler. Sekiz on kişi arıcılık yapar. Eski yöntemlerle kayırırlar arıyı. Üçer dörder kovan vardır her birinde. Kovanları sepettir. Sepetlerin içini dışını sığır mayısıyla sıvarlar. Gene de balı iyi olur. Çiğdem, çiçek, çam kokar. Karağan, meşe, dağ elması kokar. Ayrı tadı, ayrı lezzeti vardır Kayadibi balının. Taze taze çıkartır Kabak Musdu, kilosunu beşten, altıdan alır. Götürür otuzdan kırktan, tutturabildiğinden satar. Ankara’da ki Amerikalılar çam bal’ı, yayla bal’ı diye diye kapışırlar. Elçiliklerden de isterler. Para bol, para göl heriflerde! Onlarda para bol da bizde bal kıt! Olmadı, fenni kovana alışamadı köylü efendiler! Beyinleri buz dolu noolacak? Bir mor lanayı bile ektiremedim bu köye ben. Ektiler de tutturamadılar. Çilesi çokmuş! Böcekleniveriyormuş! Çok olur tabii çilesi. Böcekleniverir tabii! Avratlarınız ekerken, dikerken durmadan yellenirlerse, elbet böceklenir mor lana! Dabiyatsız köylüler, noolacak! Bir de sekiz lira isterseniz bir kilo bal’a benden! (10)

1895’de İngiltere konsolosu Cumberbatch da “Ankara Balı’nın” şöhretine tanıklık ederek, bahar yağmurlarının çok, kokulu çiçeklerin bol olduğu yıllarda üretimin fazla olduğunu, yerlilerin peteğini tercih ettikleri “beyaz ve saydam” balın ihraç edildiğini yazmaktadır. (11)

İtalyan seyyah D.Sisteni ”Ankara’nın Bal’ını” da memleketindeki doğaseverlere iletti. ‘Osset’ kasabasında kaldığı sırada müşahede ettiği arılar “pamuk kadar Beyaz” çok namlı bir bal üretirler. Bu yetiştirme tarzı hakkında edindiği bilgiler hakkında da bir Risale kaleme aldı. Burada ülkesi arıcıları için hararetle tavsiye ettiği Türk metodu: Yaralı arıyı un ile tedavi etmek, balı toplarken de hepsini almayıp bir miktar arılara bırakmak…(12)

Ulaşabildiğimiz kaynaklar bu kadar. Daha niceleri var belki. Ama araştırmak gerekir.

Arıcılık günümüzde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde önem verilen bir hayvancılık dalıdır. Arıcılık faaliyeti, toprağa ihtiyaç duyulmayan, az sermaye ve düşük maliyetle üretim yapılabilen kısa süre içerisinde gelir getiren, tarımsal bir uğraştır. Dünyada yaklaşık 74 milyon arı kovanı vardır ve bunlardan yaklaşık 1,4 milyon ton bal üretimi sağlanmaktadır. Çin, 7,4 milyon arı kovanına sahip olması sebebi ile en çok kovanı olan ve bal üreten bir ülkedir. Çin’den sonra Türkiye, Arjantin, Ukrayna ve ABD ile devam etmektedir. Türkiye kovan varlığı bakımından dünyada ikinci sıradadır lakin kovan başına ortalama 16 kg civarında olup dünya ortalaması olan 20 kg. altındadır. 2015 yılı itibariyle Türkiye’nin toplam bal üretimi 107665 ton, balmumu üretimi ise 4750 ton dolayındadır. Koloni başına ortalama bal verimi 14-18 kg dolayında olup, bu değer arıcılığı gelişmiş ülkelerdeki verimin üçte biri kadardır. 2002-2015 döneminde bal üretiminde % 69 oranında bir artış gerçekleşmiştir (TUİK, 2015).

Balın ve diğer arı ürünlerinin insan sağlığına olan katkılarının son yıllarda daha iyi bilinmesi, gıda, tedavi ve kozmetik alanlarında kullanımının yaygınlaşması arıcılığı ve arı ürünlerinin üretilmesini karlılığı arttırdığı için bu sektörü ön plana taşımıştır.(13)

Balın kaynağını daima bitkiler oluşturur, hammaddesine nektar denir. Balın hammaddesi Floem öz suyudur. Bu şekerli renksiz saydam floresan ışığında parıldayan bir maddedir. Kuru ağırlığı %5- arasındadır. Ph = 7.3 – 8.5 arasındadır. Kuru maddenin ’ı şekerler oluşturur. Diğerleri de karbon hidratlardır. Az miktarda asitler ve mineral maddeler bulunur.

Nektar bitkilerde oluşan şekerce zengin bir sıvıdır. Latince ‘’nectar’’ kelimesinden türevlenir ve tanrıların kutsal içkisi anlamını taşır. Nektar oluşturan salgı bezlerine ise nektaryum adı verilir. Nektaryumlar çiçek içinde olabilir. Buradaki görevleri böcekleri çekerek tozlaşma olayını gerçekleştirmektir. Bu tip nektaryumlara floral (çiçek) nektaryum adı verilir. Nektaryumlar çiçek dışında da olabilir, bunlar extraflor (çiçek dışındaki)........

© Sonsöz