YA REHAVETTE OLURUM YADA ‘’BEN’’DEN OLURUM
Doğada da durum böyle değil midir?
Bulunduğumuz zamanın kıymetini anlamak için geçmişe bir göz atalım. Hayatımızda bilim ve teknolojiyle birlikte pek çok değişim yaşandı. Mesela, telefonun hayatımıza girdiği günlerde yaşadığımız heyecanı hatırlayanlar vardır. İl dışında yaşayan yakınlarımızla görüşebilmek için santrale bağlanmayı beklerdik. Bu sureç ne bizi yorar ne de sinirlendirirdi; sonunda bag lanır ve verilen su re içerisinde keyifle konuşurduk.
Benzer bir heyecanı televizyonla yaşamıştık. Siyah-beyaz ekranlı, sınırlı kanalları olan televizyonumuzu manuel tuşlarla ayarlardık. Zaman zaman komşulara çizgi film izlemeye giderdik ve sessizce, evde yokmuşuz gibi davranırdık ki tekrar gidebilelim. Cumartesi günleri Türk filmleri olduğunda ailece televizyon sahiplerine misafir olurduk. Herkes televizyona odaklanır, keyifli zaman geçirirdi; kimse kimseye yük olmazdı. O dönemlerde gazetelerin verdiği kuponlarla ansiklopediler biriktirirdik. Bu, derslerimizi yapmak için büyük bir kolaylık sağlardı. Daha sonra gazeteler kuponlarına televizyon eklemeye başladı. Kupon biriktirerek evimize televizyon aldığımızda hepimiz çok mutluyduk.
Ailece aynı duyguları paylaşmanın, birlik ve beraberlik içerisinde sorumluluk almanın kıymeti hala benim için çok büyük. Çocukluğumuzdan bugüne kadar çok şey değişti ve değişmesi gerekiyordu. Her zamanın kendine has bir güzelliği var; önemli olan, kendimizi zamana göre güncelleyebilmektir. Günümüz tüketim toplumunda teknolojik cihazlar hayatımızın vazgeçilmez birer parçası oldu. Telefonlarımız adeta bedenimizin bir uzvu haline gelirken bilgisayarlarımız ise cankurtaranımız oldu. Doğru........
© Sonsöz
