TÜRKİYE’NİN GÖZYAŞLARI…
Canlıların ağlamasının ve gözyaşı dökmesinin sayılara sığdırılamayacak kadar örnekleri var, Türkiye topraklarında ve ülkemiz dışında, elbette çok uzun tarih boyunca. İnsanın ve diğer canlıların ortaya çıkışı veya dinlerin açıkladığı gibi söyleyeyim, yaradılıştan itibaren yerin üstünde kan ve gözyaşının döküldüğü kanısındayım.
İnancıma göre, canlılarla birlikte yaşanmaya başlamıştır kan ve gözyaşının dökülmesi süreci.
Yine görüşüme göre, kan ve gözyaşı, insan soyunun yeryüzüne gelişi ile birlikte artmış, yaşadığı alanlara yayılmıştır. Toprakta veya suda. Milyonlarca, milyarlarca yıldır, suyun ve toprağın, başta insan olmak üzere her canlı türünün kanları ve gözyaşları ile sulandığını, hiçbir bilimsel veri kullanmadan, rahatlıkla söyleyebilirim.
Kanların ve gözyaşlarının suya ve toprağa karıştığı, canlılara, hepimize bir şekilde, görünmeden de olsa geri döndüğü kesin.
Merak ettiğim şu. Kan ve gözyaşı döken insanların, canlıların çığlıkları, ağlamaları, “imdat, yanıyorum, boğuluyorum, ölüyorum, kimse yok mu, kurtarın” diye haykırmaları, havaya karışıyor mu, uzayın derinliklerine gidiyor mu, kayıp mı oluyor, yoksa sonsuzluk dediğimiz bir yerde kayıt altına mı alınıyor?
Birinci ve İkinci Dünya savaşlarında, Afrika’nın güneyinde, ortasında ve kuzeyindeki yabancı askerlerin yaptıkları kıyımlarda dökülen kanlar, gözyaşları ve atılan çığlıklar nerede? Asya’nın farklı yerlerinde, Afganistan’da, Hindistan’da, Pakistan’da, Wietnam’da, Kore’de, Kuzey ve Güney........
© Sonsöz
