SUÇ, CEZA ve ŞİDDET…
“Halkı kin ve düşmanlığa teşvik etmek…Halkın bir bölümünü ve dini değerleri aşağılamak…Kamu barışını bozmak…Yanıltıcı bilgiyi yaymak ve yargıyı etkilemek… Şuç işlemek amacı ile kurulmuş olan örgüte üye olmak…Örgüte üye olmamakla birlikte, örgüt adına suç işlemek…Örgüt propagandası…Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek…Anayasayı ihlal etmek…Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya, devirmeye teşebbüs etmek…Cumhurbaşkanına hakaret etmek…Hükümeti, yargıyı ve Devletin Emniyet Teşkilatını aşağılamak…Suçu ve suçluyu övmek…Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanununa muhalefet etmek…”
“Hapis cezası… Kapatma cezası…Para cezası…Siyasetten men cezası…Yurt dışına çıkış yasağı…Ev hapsi…”
Türkiye’nin yazılı, sözlü, görüntülü ve sosyal medyasında çok sık duyduğumuz, okuduğumuz cümlelerden parçalar. Bazılarını ise hemen hemen her gün televizyon haberlerinde izliyoruz, gazetelerde okuyoruz.
Yasalarımızda yer alan bu ifadelerin belgelenmesi, doğru algılanması, yorumlanması, değerlendirilmesi ve dillendirilmesi hiç kolay değil. Hatta, yaşadığım yıllar içinde, yargı, suç ve ceza ilişkisinin, sonuçları ve etkileri açısından can acıtıcı, kaygılandırıcı ve utandırıcı ağır şiddet boyutlarına vardığını gördüm, görüyorum.
Kolay değil dedik, kimler için? Olumsuz ön yargılı olmayan Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, yetkili kamu görevlileri, hukukçular, avukatlar, savcılar, yargıçlar, polis ve asker gibi güvenlik yönetici ve çalışanları, gazeteciler, siyasetçiler ve yurttaşlar için. Gerçekten hiç de kolay değil. Çünkü, suç ve ceza........
© Sonsöz
