menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

BAŞLAR DİK…

10 0
11.11.2025

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu toprakların, yerin üstündeki diğer topraklar gibi sadece insan soyunun değil, hayvan diye nitelenen tüm canlıların acıları, korkuları, kanları ve gözyaşları içinde bugünlere geldiği görüşündeyim.

Bu topraklar, tümüyle şiddeti mi yaşadı? Elbette hayır.

Sevginin, dostluğun ve barışın yaşandığı, insan, hayvan ve doğa haklarının korunduğu bir Dünya için mücadele eden, çoğunlukla isimlerini ve yattıkları yerleri bilmediğimiz milyonlarca, milyarlarca insanın emek ve ömür verdiğinin somut kanıtları, belgeleri var.

En büyük kanıt ise, bazılarının soyları tükense de bugün yaşayan tüm canlılardır. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, çiçekler, çayırlar, ormanlar, dağlar, sular ve gördüğümüz, cansız diye adlandırdığımız, ancak canlarının bulunduğuna inandığım diğer varlıklar, sizler, bizler.

Evim, ana yurdum bildiğim bu topraklarda kurulan bu Cumhuriyet olmasaydı, benim bu yazıyı yazmak olanağı bulabileceğime, hatta Dünya’ya gelebileceğime inanmıyorum.

Bazı günler, kişiler, topluluklar, örgütler ve devletler için akıllarda ve belgelerde kalan mutlu veya mutsuz anlamlar taşır.

23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim ve 10 Kasım tarihleri Türkiye Cumhuriyeti için özel önem taşıyan günlerin başında geliyor. Elbette, Türkiye ve Dünya genelinde başka tarihsel günler ve haftalar da bulunuyor.

Dün 10 Kasım 2025 tarihini yaşadık. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranların büyük önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm yıldönümü.

Üniversite öncesi yıllarda, Atatürk’ün hayata gözlerini yumduğu günü, saat dokuzu beş geçe, 09.05’de, başlarımız önde saygı duruşu ile anardık. Ancak, bugün çoğunluk başlar dik olarak saygı duruşunu yapıyor ve ulusal marşımızı söylüyor. Ankara’daki Anıtkabir’de, Atatürk’ün gömütü başında da insanlar, Kurucu Önderimizi, başlar ve bedenler dik olarak selamlıyor.

Anıtkabir’de yatan bir kahraman daha var. Ulusal........

© Sonsöz