"Doğanın tüm sıkıntılara teselli getirdiğine inanıyorum."

Anne Frank

Anne Frank, dünyanın en çok satan kitaplarından birini Amsterdam’da bir çatı arasında yazdı. 2 yıl saklanarak. Nazilerin Hollanda’yı işgali sırasında.

Doğadan uzak, o dar alanda tutsak.

Kitap tuttuğu günlüklerden doğdu. İyi bir yazar olacağından emin değildi ama doğanın sıkıntılarına çözüm bulacağını biliyordu.

Olmadı!

Ailesiyle saklandığı çatı katında yakalandı, Nazi kampında hayata gözleri yumdu…

Doğanın zenginliğinin farkında mıyız?

Bir bitki düşünün, antioksidan ve antiinflamatur açıdan zengin mi zengin olsun!

İşte bu zenginlikle, başta karaciğer, idrar yollarına veya cilt ve sindirim sistemi sağlığına iyi gelsin, bağışıklık sistemini güçlendirsin, anne sütünü desteklesin. Diyabet tedavisinde kullanılsın, kan şekerini ve kolesterolü dengelemesin, bakterileri vücuttan uzaklaştırsın…

Bitmedi! Beyin fonksiyonlarını da güçlendirsin.

“Vay canına!” dediğinizi,

“Bu bitkiyi nereden bulalım?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim!

Anavatanı Anadolu (Akdeniz) toprakları olan bu bitkinin bilinen adı ‘devedikeni’, bilinmeyen ve bence yakışan adıysa ‘Meryemana dikeni’.

Dikenler tablolarda başrolde!

Şimdi de bir ressam düşünün. Bu bitkinin mor çiçeklerini kullansın. Bir, beş, on tanesini değil, yüzlercesini tablolarına yerleştirsin!

Ressam Himmet Gümrah.

Evet, yanlış okumadınız, bu bitkiye ana figür rolü yüklüyor tablolarında.

Çeyiz olup çeyiz sandığına giriyorlar, üst üste.

Hayat ağacı oluyorlar, ağaç biçiminde.

Çiçek, meyve, yaprak veya kar oluyorlar mevsimlerde.

Her santimetre karesine özendiği tablolarına gururla bakarken,

“Resmin her santimetrekaresi resim olmalı.” diyor.

Gümrah’ın tablolarını gördükten sonra yerdeki bitkiye, çiçeğe hatta........

© Sonsöz