Sustuğumuz Yerden Çekiyoruz
Bazen bir insanın en çok anlattığı yer, sustuğu yerdir. Konuşmak kolaydır çünkü. Kelimeler alışkanlıktır, refleks gibidir. Ama susmak… o başka bir yerdendir. İçten, derinden, kökten.
Fotoğraf da işte tam orada başlar. Fotoğrafçının eline makineyi aldıran şey çoğu zaman bir güzellik değil, bir eksikliktir. Gözle görünen değil, içte kanayan bir duygudur kadraja yol gösteren. Çünkü fotoğraf, çoğu zaman “anlatamadığımızın” içini doldurur. Bir kadraj sadece bir görüntü değildir; bir sükûtun yankısıdır.
Ben bazen düşünüyorum: Biz gerçekten “çekiyor” muyuz? Yoksa içimizdekini dışa mı vuruyoruz? Belki de fark etmeden kendimizi çekiyoruz her seferinde. Bir yüzün arkasında kendi geçmişimizi, bir çocuğun bakışında kendi yarım kalan yanımızı, bir sokak sessizliğinde içimizdeki boşluğu…
Sustuğumuz yerler vardır. Ailede, dostlukta, hayatta, aşkta… Söyleyemediklerimiz, içimize gömdüklerimiz, kimse........
© Sonsöz
