Susayım Diyorum, Vicdanım Susmuyor!
Siyasal ortam, çok hareketli, çok gergin; üstelik basın üzerinde ağır baskılar var; yazılarımda biraz uzak durayım diyorum ama, vicdanım dayanmıyor. Mezuniyet töreninden sonra “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atan teğmenlerle ilgili kararın açıklanacağı belirtilen 30 Ocak 2025 Perşembe günü, sosyal medya akıllara durgunluk verecek tartışmalara sahne oluyor. Yargı, hak, hukuk ve adalet üzerindeki sıkıntıların, muhalefetten kaynaklandığını öne sürenler, “Osmanlı yeniden geliyor” coşkusuna kapılanlar, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne suçlama üstüne suçlama yükleyenler...
1997 yılında yaşanan 28 Şubat Süreci’ne uzanan bir paylaşım vardı ki, o dönemde Başbakanlık’ta basın müşaviri olarak görev yapmış ve gelişmeleri çok yakından izlemiş bir insan olarak susmak, insanlığıma sızmazdı.
Engin Türkyılmaz adlı bir paylaşımcı, Şeref Malkoç’a ait olduğunu belirttiği ve dönemin Başbakanı Erbakan ile Genel Kurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın resimleri de bulunan şu yazıyı paylaşmıştı:
Şeref Malkoç: “Nisan 1998’de Erbakan hoca telefonda bana ‘ Ankara emniyetinden polisler beni almaya geldiler’ dedi. ‘Hocam nasıl olur, siz başbakansınız, evinizde 10 koruma var. Size bunu nasıl yaparlar?’ deyince ‘Hemen gel’ dedi. Balgat’taki konutuna gittim. Elleri silahlı polisler evi kuşatmışlardı. Amirleri ile görüştüm, ‘emir var’ dediler. Hemen Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne gittim. Emniyet Müdürü Cevdet Saral’a ‘Bunu nasıl yaparsın? Sen Erbakan hocayı, bir başbakanı nasıl polise aldırırsın?’ diye sorunca kendisi bana bunun savcı Nuh Mete Yüksel’in talimatı olduğunu söyledi. Emniyet ve hükümetle görüşüp polisleri konuttan geri çektirdik.”
Şeref Malkoç, devam ediyor: “28 Şubat’ta olan bir olayı anlatacağım. Bunu bir Hasan Gül bir de ben bilirim. İsmail Hakkı Karadayı, Çevik Bir, Tansu Çiller, Süleyman Demirel ve Erbakan Hoca bir toplantıya girdi. 28 Şubat postmodern darbesi öncesi Milli Güvenlik Genel Sekreterliği’nde son toplantıydı. © Sonsöz
