Hemşerim Devlet Bahçeli!..
1986 yılının sonlarıydı, Adana’da çalışmakta olduğum bölge gazetesi Ekspres, “Sana Ankara Temsilciliği görevini verdik, pılını pırtını topla, Ankara’ya taşın” demişti. Çukurambar semtinde Yüzüncü yıl İşçi Bloklarındaki yüksek binalardan birisinde dördüncü katta bir daire kiralamış, evimizi Ankara’ya taşımıştık. Rüzgarlı Sokak’ta Uçar İş Hanı’nda çalıştığım gazetenin bağlı bulunduğu Günaydın Gazetesi’nin o dönemde Ankara Temsilcisi olan ünlü gazeteci-yazar Bekir Coşkun ile tanışmış, bana gösterdikleri bir masada yeni görevime başlamıştım.
Adana’dan sık sık arıyorlar, “Şunu yap, bunu yap” diye görevler veriyorlardı. Bir gün aradılar:
“Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) Genel Sekreteri Devlet Bahçeli senin Osmaniyeli hemşerin, git onunla bir röportaj yap” dediler.
Sıhhiye’den Necatibey Caddesi’ne girip yüzelli metre kadar ilerledikten sonra sağ taraftaki binalardan birisinde MÇP Genel merkezine, sonra da orta katlardan birisinde MÇP Genel Sekreteri Devlet Bahçeli’nin küçücük makam odasına ulaşmıştım.
Bahçeli, beni çok mütevazi bir şekilde karşılamış, masasının önündeki küçük sehbanın iki tarafına karşılıklı oturmuş, tanışmış, çaylarımızı yudumlayarak güzel bir sohbet yapmıştık. Turgut Özal’ın AnaVatan Partisi (ANAP)’ın en şatafatlı dönemiydi, ona sorduğum şu soruyu ve verdiği ilginç yanıtı, hiç bir zaman unutamam:
“Sayın hemşerim, madem ki siyasete ilgin vardı, ne diye ANAP gibi bir partiden siyasete atılıp milletvekili, bakan gibi önemli bir makama gelmedin?..”
Bana aynen şu yanıtı vermişti:
“Hemşerim, bizim makam mevki gibi kişisel arzu ve ihtiraslarımız yok, çok daha önemli görevlerimiz var!..”
Ben,........
© Sonsöz
