Üniversitenin/profesörlüğün hali!
12 Eylül darbecileri 6 Kasım 1981’de 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nu çıkardıklarında, duyarlı kesimler üniversiteyi üniversitelikten uzaklaştıracağı için bu yasaya karşı çıkmıştı.
Prof. Dr. İhsan Doğramacı 1981 sonunda YÖK başkanlığına getirilmişti.1982’nin ilk aylarında, yasa gereği Doğramacı’nın her üniversite için belirlediği 4 rektör adayından biri rektör olarak ve Doğramacı’nın/YÖK’ün seçtiği kişiler de dekan olarak atanmışlardı. Bu kişilerin çoğu Türk-İslam sentezi anlayışına yakın olan kişilerden seçilmişti. Üniversitelerin ne hale geleceği, bu atamalardan daha birkaç ay geçmeden belli olmuştu. İstanbul Üniversitesi, 2 Aralık 1982’de “haiz olduğu ahlaki faziletler ve meziyetler yanında vatana hizmet ve yurtta ilmin yayılmasında büyük hizmetler ifasıyla temayüz etmiş olduğu gerekçesiyle” darbe lideri Kenan Evren’e onursal hukuk doktoru unvanı vermişti!1
Demokrat Parti iktidarının Anayasa’ya aykırı olarak mecliste Tahkikat Komisyonu kurmasına 28 Nisan 1960 günü tepki gösteren-hukuka sahip çıkan- İÜ’nün, darbe liderine onursal unvan veren bir üniversiteye dönüşmesi- duyarlı kesimleri daha da kaygılandırmıştı. Herhalde bu kararı verenler arasında mensubu olduğu hukuk fakültesi dekanının da olmasına çok üzülen Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, öldüğünde cenazesinin hukuk fakültesine getirilmemesini vasiyet etmişti.
Bırakın üniversitelerde olmaması gereken diğer gelişmeleri, gerçeklerle örtüşmeyen gerekçelerle onursal unvan verilmesi devam etmişti. Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, darbe yapıp Pakistan’ı şeriat ülkesine dönüştüren Ziya-ül Hak’a ve İÜ de NATO Genel Sekreteri Lord Carrington’a 1986’da onursal doktor unvanı vermişti. Üniversiteler, Kemal Gürüz ve Erdoğan Teziç’in YÖK başkanlığı zamanında üniversitelerine davet etmedikleri AKP liderine, Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan’ın YÖK başkanı olmasından sonra "Medeniyetler İttifakına, dünya barışına ve ülkemizin dünyada........© soL
