Tarihin hızlandığı anlar
Son bir haftada Türkiye tarihi hızlanmıştır, bunu görüyoruz. Uyuyan dev 12 yıl sonra tekrar uyandı ve sokakları ele geçirdi. Halkımız kendinin olana el koydu ve işgalciler geri almak için çabalıyor. Hızlandırıcı bir mücadeledir.
Temmuz 1908’de, Nisan 1909’da, Mayıs 1919’da, Mayıs 1960’ta, Haziran 1970’te, Ocak 1991’de, Haziran 2013’te ve Mart 2025’te sınıfımız ve halkımız zulme ve sömürüye karşı ayağa kalktı. Etkilidir ama azdır, haliyle hep hazırlıksız yakalanıyoruz.
Halkımızın ayağa kalkması mucizevi işlerimizdendir. Sonucu ne olursa olsun, halkın ayaklanması her durumda bir enerji açığa çıkarır. Enerji ise hızlandırır. Hız, menzilin yaklaştığının işaretidir. Halk ayakta, sonucundan bağımsız, hızlanıyoruz.
Tabii, son bir haftada zulmün dozu da artmıştır. Tarih hızlanınca zalimin zulmü artar. Çünkü hız, varlığı halkın hareketsizliğine bağlı olan zalimin yüreğine korku salar. Halk ayakta, çok korkuyorlar ve zalimce saldırıyorlar. Haliyle akşam yürüyüşte sabah adliye saraylarındayız.
***
Bizim Ahmet ve Arda’yı da aldılar başka yoldaşlarımızla birlikte. Suçları yürümek. Çağlayan’daki çakma saraydayız yoldaşlarımızı almak için. İşlemleri uzuyor. Ne polis ne yaptığının farkında ne savcı ne yapacağını biliyor çünkü. Yedinci katta bekleme molası veriyoruz mecburen. Bu tuhaf binanın balkonu da varmış, nefeslenmek için çıkıyoruz. Balkon Abide-i Hürriyet’e bakıyor. Genç yoldaşlarımızdan biri, alanın ortasındaki gökyüzüne çevrilmiş top şeklindeki anıtı göstererek soruyor. 31 Mart gerici ayaklanmasında savaşıp düşenler için dikilmiş bir anıt o. Ayaklanmanın bastırılmasından sonra hayatını kaybeden “hürriyet şehidi” 71 asker, 26 Nisan’da, büyük bir cenaze töreniyle buraya gömüldü. Burayı seçmeleri rastlantı değildi. Sultan Fatih Mehmet’in İstanbul’u almak için harekete geçtiğinde otağını buraya kurduğuna inanılıyordu. 31 Mart’tan sonra İstanbul bir kez daha fethedilmiştir, o abidenin burada olmasının sembolik anlamı budur. Hürriyet ve meşrutiyet için dövüşürken düşen Mahmut Şevket, Talat, Atıf Kamçıl, Mithat, Eyüp Sabri, Mithat Şükrü, tabii Enver Paşa orada yatıyor. Sultanlar devirdiler ve hayallerinin peşinde can verdiler. Hepsi birer İstanbul fatihidir.
Abide-i Hürriyet'in temeli V. Mehmed'in de katıldığı kutlamalarda atıldı. Abdülhamit’in hallinden sonra vitrin süsü niyetine bulup ortaya çıkardıkları bu iktidarsız padişah, Reşat, tahta oturtulunca Mehmed unvanını da aynı sebeple almıştı. Sözde 31 Mart vesilesiyle İstanbul fatihidir o da. Anıt 1911’de törenle açıldı. Şimdi, İstanbul’daki en büyük, en tuhaf adalet sarayının arka bahçesinde kilitli duruyor. Bayramdı, İyd-i Milli, Cumhuriyetin kurulmasından sonra 1934 yılına kadar kutlanmaya devam edildi. 1935’te kaldırıldı. Sanırım kutlamak için 29 Ekim’in yeterli olduğu düşünüldü. Ne yazık, cumhuriyeti kuranlar, cumhuriyetin kaynaklarını kurutmayı........
© soL
