En büyük koz, ihanet potansiyeli
Eğer bir siyasi partinin içselleştirilmiş siyasi ilkeleri, siyasi ideolojisi, bunların dayanağı olacak olan siyasi ahlak ve erdem kuralları yoksa, istenildiği kadar tüzük/program metinlerinde bunlara yer verilmiş olsun, çürümeyi önlemede işe yaramaz. Özellikle de söz konusu olan hem Cumhuriyetin kurucu partisi hem de kendini “birazcık solda” sayan bir partiyse, sağlam ilkelerin ve sıkı bir parti disiplinin çalışmıyor olmasının mazereti olamaz.
Bugün olduğu gibi laiklik başta olmak üzere tüm cumhuriyet ilke ve kurumlarının ve bizzat Cumhuriyetin benzeri görülmemiş bir saldırı altında olduğu, bunun da ötesine geçilerek siyasal İslamcı bir yeni-faşist düzen kurulması uygulamalarının fütursuzca sürdürüldüğü, şeriat hukukunun Diyanet gibi Anayasal kurumlarca (AY m.136’ya temelden aykırı olarak) açıkça savunulduğu bir karşı-devrimci siyasi/ ideolojik kuşatma altında bulunuluyorsa, “ihanet kotası” diye bir mazeretin arkasına sığınılamaz. İhanet edenler olduğunda suçu onların üzerine atarak, ihaneti o kişilerin siyasi zayıflığı/ahlaksızlığı/ erdemsizliği üzerinden açıklamaya çalışarak ve siyasi iktidarın muhalefetin içini karıştırmaya, onu sürekli savunmaya itmeye dönük hamlelerini/şantajlarını kınayarak işin içinden sıyrılamazsınız.
Sıyrılamazsınız, çünkü sorun yapısaldır. Cumhuriyetçi erdemlere sahip ve cumhuriyet kavgasını vermeye talip bir siyasi hareket oluşturup oluşturamamak meselesidir. Burada istisnalara yer olamaz; seçmene verdiğiniz söz gereği kamu görevine atadığınız/seçtiğiniz (siyasetçi veya teknokrat) kişilerin dürüstlüğü ve ideolojik sağlamlığına dair en ufak bir kuşku duyulamamalıdır. Bunlara rağmen, eğer iktidarın şantajına açık işler yapabilen, en küçük bir baskıda kamp değiştirebilecek zafiyette olan yerel siyasetçileriniz varsa, iktidar partisinin kuruluş gününde bu partiye katılan dokuz belediye başkanının altısı ana muhalefetten gidebiliyorsa, sorunu o kişilerde değil kendi adaylaştırma süreçlerinizde, parti içi denetim düzeneklerinde, çalışmayan parti disiplininde, üye/delege yapınızda, parti üst yönetiminde aramalısınız.
Ezcümle kendi özeleştirinizi yapmalısınız. Yoksa buna benzer vakalar sürer gider ve toplumda umutsuzluk rüzgarının büyümesinin asli sorumlusu olur, Cumhuriyet mücadelesinin toplumsal dinamiklerini torpillemiş olursunuz.
Ancak özeleştirinin yanından bile geçilmeyeceği anlaşılıyor. (Umalım ki hiç olmazsa kapalı toplantılarda yapılabiliyor olsun!). Şu........
© soL
