menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kısa metraj

18 14
04.02.2025

Önceki gün, aylık saç kestirme işi için berbere gittim. “Nasılsın Cüneyt, hayat nasıl gidiyor?” sorusuna “Nasıl olsun abi, kısa metrajlı, reklam kuşağı gibi” yanıtını alınca, seansın geri kalanını sohbet etmekten çok düşünerek geçirdim.

Ben bebekken televizyonumuz siyah beyazdı ve Türkiye’de sadece tek kanal TRT yayını vardı. Anlatıldığına göre o yaşta genel olarak televizyona değil ama “Rek-lam-lar!” cıngılıyla başlayan reklam kuşağına bayılırmışım; henüz hece ya da kelime oluşturamasam da cıvıldayarak cıngılı taklit eder, o sırada ağlıyorsam hemen susup dikkat kesilirmişim.

Ağlayan çocuğun eline “akıllı” telefon verildiğinde ağlamayı kesip kurcalamaya başlamasıyla aynı mekanizma bu. Kısa aralıklarla tekrarlanan ve ilgi çeken güçlü uyartılar dopamin salgısını tetikliyor, uyartı kaynağına olan yönelimi artırıyor, zamanla bağımlılık gelişiyor. Dolayısıyla sosyal medya bağımlılığı ile kokain ya da eroin bağımlılığı arasında beyin kimyası açısından pek az fark var.

Burada önemli bir nokta şu: Dopamin basitçe “mutluluk hormonu” değil. Yani salgılanması için uyartının illa olumlu olması gerekmiyor. Dopamin bireyde “motivasyonel önem” tetikliyor, yani “bireyin bilişsel süreç ve davranışlarını, algılanan belirli bir nesne, olaya veya sonuca yönelten ya da bunlardan uzaklaşmaya iten bir dikkat biçimi” yaratıyor. Dolayısıyla insanların, tehdit algılarını gerçek bir tehlike olmaksızın tetikleyen uyartılara, örneğin korku filmlerine ya da lunaparklardaki kamikaze ve benzeri aletlere müşteri olmasında da; bu uyartıların sadece adrenalin değil aynı zamanda dopamin salgılatması bir rol oynuyor.

Farkındaysanız, bütün bunların olabilmesi için bireyin eyleme geçmesi şart değil. Hatta uyartı kaynağına ulaşmak için ne kadar az çaba gerekiyorsa bağımlılığın oluşması o kadar kolay. Öte yandan, beyine dopamin salgılatan kimyasallardan farklı olarak uyartılar bilişsel süreçler ile “emiliyor”, dolayısıyla aynı uyartının tekrarlanması öğrenmeyle sonuçlandığı ve dolayısıyla aynı şiddette duygusal refleks tetiklemediği için benzer bir sonuç vermiyor. Birey üst üste on kere lunapark trenine bindiğinde ya da aynı korku filmini izlediğinde eşit miktarda dopamin salgılamıyor.

Sosyal medya bu açıdan kimyasal olmayan yollardan dopamin bağımlılığı yaratmak için en uygun tasarım. Uyartıların kaynağı olan cihaz yirmi dört saat yanınızda; her parmak hareketinizle bir sonraki kedi köpek şirinliği, lezzetli yemek tarifi, seksi kadın vücudu ya da komik dizi sahnesini izleyebiliyorsunuz. Yapay zekâ algoritması en fazla bir dakikada o an ilginizi çeken kategorileri saptıyor ve size bunu “besliyor.” Öte yandan, mekanizmanın “sosyal” ağ niteliği, dünyanın dört bir yanında, her biri bizzat bağımlı on milyonlarca insanı kullandığı uyuşturucudan satan torbacılara benzeyen “içerik üreticisine” dönüştürdüğü için; sürekli olarak her uyartı kategorisinde bireyin tüketebileceğinden daha fazla yeni uyartı üretiliyor.

Aynı bir yaşındaki çocuğu ekrana kilitleyen reklam kuşağı gibi. Biri diğerini takip eden, birbirlerine benzeseler de tıpa tıp aynı olmayan, kısa metrajlı, güçlü uyartılar: Reels, shorts, tiktok, zart, zurt…

Son bir sevimsiz bilgi verip, asıl konuya geleceğim. İki hafta önceki yazımızda fareler üzerinde yapılan ve antidepresan etkinliğini ölçen bir........

© soL