menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Halkın sıradan dertleri

11 1
25.03.2025

Kriz birinci haftasını dolduruyor. Ne var ki, eğer olan biteni anlamak için müzakere ve pazarlıklar siyasetinin “şifrelerini” çözmeye çalışırsanız, kendinizi gazetelerin Pazar bulmacalarındaki gibi bir labirentte bulmanız kaçınılmaz. Zira ne iktidar ne muhalefet cephesinde, ne de bu cepheleri oluşturan partilerin herhangi birinde net bir doğrultu bulunuyor. Hiç kimsenin geri adım atmayacağı ilkeleri, kırmızı çizgileri yok. Kurulan her cümle, verilen her beyanat en az iki anlam taşıyor. Alan kazanmak ya da karşı tarafın bir hamlesini engellemek için her türlü yalan, iki yüzlülük ve kaypaklık serbest.

Altını çizerek söylüyorum, kesinlikle sadece AKP’den falan bahsetmiyorum. Sermaye siyasetinde “aktör” kelimesi, “fail” biçimindeki anlamını tamamen kaybetmiş ve “rol kesen” anlamından ibaret hale gelmiş görünüyor.

Durum böyle, çünkü sermaye siyasetindeki her bir aktör müstakil bir sermaye öbeğinin çıkarlarını savunuyor. Bir ideolojiye sahipmiş, liberal, sosyal demokrat, milliyetçi ya da dinciymiş gibi görünüyorlar ama bulundukları ideolojik taraf bir yerden sonra önemsiz. Önemli olan, savundukları parasal çıkarlar. Bu yüzden göz açıp kapayıncaya kadar taraf değiştiriyor, bir partiden diğerine geçebiliyor ya da bulundukları parti içinde birbirleriyle de kolaylıkla itişebiliyorlar. Çünkü her bir ideoloji kendi içerisinde öyle ya da böyle tutarlı düşünsel bir bütündür; bu yüzden sınırsız sayıda ideoloji yoktur ve olamaz. Ama her bir sermaye öbeğinin, her bir holding ya da tekelin çıkarı, geri kalan tüm holding ve tekellerin çıkarının karşısındadır. Böylelikle sermaye düzeni neredeyse sınırsız çıkarın çatışmasından oluşuyor ve bunun adına rekabet deniyor.

Engels boşuna “rekabet ahlaksızlığın doruğudur” demiyordu.

Devletin bu rekabetin kurallarını koyan ve uygulayan bir yapı olması beklenirdi; ama sermaye kendi devletini de çürütüp her dalgada yıkılan ve bir sonraki dalga gelene kadar alelacele, yamru yumru tekrar inşa edilen kumdan kaleye dönüştürdü. Günümüz dünyasında ne düzen partileri birer ideolojinin temsilcisi ne de devlet bu ideolojilerin her birinin gücü ölçüsünde yer........

© soL