menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gündemin başındaki eski bir görev

12 1
friday

Bazı görevler, çok uzun süreler geçse de, gündemden düşmez. İçlerinden biri ya da birkaçı ise sadece gündemde yer almakla kalmaz, her zaman ilk sırada bulunmayı sürdürür. Onların gündemden düşmesi, gündem tümüyle yenilenmeden gerçekleşmez.

“Dünya görüşü” deyimi, terim demek daha doğru belki, geçen yüzyılda kaldı. Artık onu kullanan yok değilse de, kullananların sayısı epeyce azaldı. Pek az kimse kendi dünya görüşünden söz ediyor; söylediğinin, yazıp çizdiğinin, yapıp ettiğinin o dünya görüşünün ürünü olduğunu ya da onun esiniyle ortaya konduğunu belirtiyor. Bununla bağlantılı olarak, karşıtlarının söylediklerine saldırırken onların dünya görüşünden söz etme, o çerçevede saldırma gereğini duyanların sayısı da bir o kadar azalmış durumda.

Böyle bir durumun ortaya çıkışında, sosyalizmin kaybettiği muharebenin önemli bir etkisinin olduğunu düşünmekte bir yanlışlık görmüyorum. Her konuda söylenecek sözü az çok belirleyen, belirleyen denemese bile, önemli ölçüde etkileyen bir bütünlüklü bakış açısının gerekli olduğunu ısrarla savunan, sosyalizm olmuştur çünkü. Sosyalist dünya görüşü bunu ileri sürmüştür. Onun savunduğu, “insanlığın kurtuluşu” olarak ileri sürdüğü bir toplumsal-iktisadi düzen olarak sosyalizmin muharebeyi kaybedip hiç de düzenli olmayan bir biçimde geri çekilişi, hatta basbayağı perişan ricatı ise bunu izleyen bütünsel yenilginin temeli olmuştur. Bir toplumsal-iktisadi düzen olarak sosyalizmin muharebeyi kaybetmesi, o “perişan ricat” dediğim geri çekilişin habercisi, tetikleyicisi, hızlandırıcısı olmuştur da denilebilir. Bu cümledeki belirtip geçtiğimiz üç saptamanın ve eklenebilecek benzerlerinin her biri ayrı tartışmaları kışkırtıcı olduğu kadar o tartışmaların yönünü de belirleyici niteliktedir. Bununla birlikte, hiçbirinin bir kenara atılabilecek kadar ciddi yanlışlıklar barındırmadığını söylemekte sakınca yoktur.

Bu toplumsal/siyasal yenilginin dünya görüşlerinin öneminin silikleşmesindeki başat rolünü tartışmamakla birlikte, o yenilgiden önce var olup ondan sonra güçlenerek sürüp giden bir ideolojik saldırının yıkıcı etkilerini de ihmal etmemek gerekir. Emperyalizmin son döneminin, başka anlatımlarla küreselleşmenin/ globalleşmenin ya da global/küresel kapitalizmin dünya görüşü demekle, hiç değilse bu kısa yazı çerçevesinde ciddi bir hata yapmış olmayacağımız post-modernizm, bu açıdan önemli bir katkı sağlamıştır. Onun ün kazandırdığı “büyük anlatıların sonunun geldiği” iddiası, güç ve yaygınlık kazanarak eskiden, sosyalizmin egemen olduğu yüzyılda önem verilen dünya görüşlerini, bir dünya görüşüne sahip olmayı, bir dünya görüşünün penceresinden bakmayı önemsizleştirmiştir. Zamanın ruhuna daha uygun deyişler kullanacak olursak, belki bu iddia da dahil olmak üzere, herhangi bir “şey”e önem vermenin kendisini önemsiz ve/veya değersiz kılmıştır; böyle bir sonuca katkıda bulunmuştur.

Bu kadar........

© soL


Get it on Google Play