menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Gedikli başkan gelirken

13 6
17.01.2025

Artık güncelliği azalmış ve çokça da yazılıp çizilmiş olmasına rağmen, birkaç ders çıkarabilir, bir iki not daha düşebilir miyiz, diye yazmaya kalkıyorum. Bu arada, layığını ya da belasını bulan Amerika benzeri bir başlık konabilir diye düşünmüştüm. Hatta, “zavallı bir halk” ya da “zavallı halklar” başlığı daha etkileyici görünmüştü bana; ama, ne kadar doğru olsa, hatta sadece oradakiler değil bütün halkların zavallı durumuna düşürüldüğü bir dünyada yaşıyor olsak da, insanın eli varmıyor galiba bu kadar açık açık yazmaya. Halk dalkavukluğundan uzak durmak başka, herhangi bir sıfat eklemeden yazıldığında emekçileri anladığımız şu “halk” sözcüğünü kullanırken gereken saygıyı esirgemek başka…

Şuradan başlayalım:

Trump’ın ilk adaylığı kesinleşmeden çok önce, 20 Kasım 2015’te, burada şunları yazmışım:

“(…) Geçen gün, Amerika’nın yeni başkan adaylarından, milyarder Trump’ın bir konuşmasına tanık oldum. Yoksulların zenginlerin üzerine saldırdığından, onların önlenmesi gerektiğinden söz ediyor ve kanıt olarak kitleler halinde gelen göçmenlerin bileşimine bakın, çocuk var mı, kadın var mı, hepsi de genç erkekler, türü sözlerle bunun sinsi bir planın parçası olduğunu, gelenlerin zengin ülkeleri ve bu arada onların kadınlarını ele geçireceklerini ima ediyordu. Kanıt olarak ileri sürdüklerinin gerçeklere aykırılığına mı takılırsın, çıkardığı sonucun abukluğuna mı, artık herkesin o anki keyfine, sinir katsayısının düzeyine kalmış! Söylenenlere bakılırsa, bu çatlak milyarderin aday seçimi öncesindeki toplantıları büyük ilgi görüyormuş. İlgi gösterenlerin küçük bir bölümünün kafa bulmak için izlediklerini varsayabiliriz; ama büyük bölümü, destek olmayı, belki de oy vermeyi düşünüyorlardır.”

Şimdi, aradan dört yıllık başkanlık, bir dört yıllık da “istirahat” süresi geçtikten ve üç gün sonra ikinci başkanlık dönemi başlarken, şu yere göğe sığdırılamayan demokrasinin, hele hele onun en zengin, en kudretli versiyonu olarak belletilegelmiş Amerikan demokrasisinin bazı yanlarını da kim bilir kaçıncı kez hatırlamış olalım.

Adayların birkaç özelliğiyle başlayabiliriz.

Önce 8 yıl önce ilk kez kazanan: Ülkesinde ve dünyada bu kadar tanınmamışken, iki belirgin özelliği vardı ve bunlar, zenginlik ile çatlaklık, aradan geçen sürede hemen hemen bütün dünyada açığa çıktı artık.

Yeni gelen eski ABD başkanı, büyük bir zengindi; başka bir deyişle, sermaye sınıfının önde gelen üyelerindendi. Belleğimde yanlış kalmadıysa, 8 yıl önceki ilk gelişinde, kendi ülkesindeki zenginlik sıralamasında 156’ıncıydı, dünyanın en zenginleri arasında ise ilk 250’ye giriyordu.

Bunun pek sık rastlanmayan bir durum olduğu söylenebilir. Kapitalist sınıf her zaman siyaseti etkileyici, yönlendirici, belirleyici konumda olmakla birlikte, tek tek bu sınıftan bireyler genellikle doğrudan politikanın içinde yer almazlar. Şöyle de söylenebilir: Alışılmış deyişle “politikaya atılan” ve orada az çok etkili yerlerde bulunanların zenginleşmesi olağandır da, büyük zenginlerin politikaya atılması o kadar olağan sayılmaz. Hatta dilimizdeki “Bal tutan parmağını yalar” deyiminin bu durumların ilki için pek uygun düştüğü ve sıkça kullanıldığı bilinir.

Trump’ta, ilk geldiğinde, kendinden öncekilerde pek görülmeyen ya da hiç görülmeyen bir başka özellik de........

© soL


Get it on Google Play