İktidar nereye koşuyor?
Karşımızda elde ettiği makam, yetki ve maddi olanakları “büyük oyunu bozuyoruz” nakaratını tekrarlayarak bırakmak istemeyen bir yapılanma var. Bu yapılanmayı şimdiye kadar destekleyen toplumsal tabanda bile ne bir heyecan ne de istek gözleniyor bu kuralsız yönetim anlayışıyla ilgili. Tersine hayat pahalılığının ulaştığı düzeyin de katkısıyla AKP, sosyal medya trolleri ve medyada gözaltına alınacak kişilerin listesini önceden duyurarak egolarını tatmin eden vasıfsız kişilere daralmış durumda.
Sorun şu ki, bütün bu hamleler, kaosun hüküm sürdüğü, önemli yer değiştirmelerin yaşandığı, işçi sınıfının devre dışı bırakıldığı bir dünyada yapılıyor. Çatışan sermaye gruplarının hiçbiri özgürlüklerle filan ilgilenmeyeceği için siyasetin alanı bütün ülkelerde ciddi bir biçimde daralıyor. Dolayısıyla AKP bir yandan kendi kuralsızlığını dünyadaki tabloyla açıklıyor diğer yandan da patron sınıfına, “bu kaosta gemiyi ancak ben yüzdürürüm” mesajı veriyor. Alternatifleri ortadan kaldırmak, sermayeye yeni “hediyeler” vermek, gerektiğinde onlara kenardan sopa göstermek bu mesajın bir parçası. Uluslararası aktörlere de “yıllardır demokrasi filan diye kafa ütülediniz, şimdi hiçbirinizin bunları lafta da olsa dert edecek hali kalmadı” diyerek çok yönlü ve bir bölümü fiyaskoyla biten pazarlıklar yürütülüyor.
“Ne dersem, ne yaparsam hazmedilir” anlayışı hem “kurucu önder” söylemiyle hem de “diploma” saçmalığı ile test edildi.
Oluyormuş diye düşünüyorlar.
“Ne desek, ne yapsak yediriyoruz” kanaatine vardılar, daha doğrusu böyle düşünmek istiyorlar.
Parçası ve zirvede oldukları ihalelerle, özelleştirmelerle, teşviklerle, kamu kaynaklarını özel şahıslara aktarma işlemlerinin küçük bir bölümünün suç ilan edilmesi değildir buradaki mesele. “Kendileri âlâsını yapıyorlar” türünden bir yaklaşımla savunma hattı örülmez.
Zaten bizim açımızdan işin bu kısmı çok net, turpun büyüğü küçüğü yoktur, halkın parasının iç edilmesi ve emek sömürüsü üzerine kurulu bir soygun düzeninin parçası olanla işimiz olmaz.
Ama illa merak ediliyorsa, turpun büyüğü Tüpraş'la başlar ve devam eder…
Evet, iktidarda birileri “dünyada koşullar uygun, bastıralım gitsin” demekte.
Öte yandan o dünyada Erdoğan’ı önemli ve birçok açıdan vazgeçilmez kılan “seçim kazanma başarısı”ydı. Emperyalist ülkeler seçimleri çok dert ettiği için değil. Aynı anda Büyük Ortadoğu Projesi'nin, aynı anda Avrupa Birliği türkülerinin, aynı anda derin ve kapsamlı özelleştirmelerin, aynı anda........
© soL
